Türk İşaret Dili Tercümanları Adalet Sisteminde İşitme Engellilerin ”Sesi” Oluyor
Türk İşaret Dili tercümanları, adalette eşitlik ilkesi gereğince polis merkezleri ve adliyelerde işitme engelli bireylerin “sesi” oluyor. İşitme kaybı olanların kendilerini anlatabilmeleri için köprü olarak görev yapan işaret dili tercümanları, pek çok kurumun yanı sıra adliyelerdeki hizmetlere erişimi de kolaylaştırıyor.
Bu kapsamda İstanbul Adalet Sarayı’nın listesinde kayıtlı 59 yeminli Türk İşaret Dili tercümanı ile önceki yıllarda işleyişin hız kazanması için Adalet Bakanlığı tarafından atanan 2 kadrolu tercüman, işitme engelli bireylere bireysel işlemlerinde yardım ediyor.
Mağdur, şikayetçi, şüpheli, sanık veya tanık olarak adliyede bulunan işitme engellilere kendilerini ifade edebilmeleri için Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Projesi sistemindeki listeden işaret dili tercümanı belirleniyor. Görüşmenin yapılacağı mahkeme veya savcılığa ulaşan tercüman, hakim veya savcının sorularını işaret diliyle işitme engelliye yöneltiyor, aldığı yanıtları da karşı tarafa aktarıyor.
Belirli dönemlerde işaret dili eğitimi almak isteyen adliye personeline de kurs düzenleniyor. Bu dili bilen bazı Cumhuriyet savcıları ve polis memurları da işitme engelli bireyleri yönlendirmede yardımcı oluyor.
“Eğitimin bir özelliği de hukuk terminolojisine de entegre edilmiş olması”
Türk İşaret Dili tercümanları “İşitme Engelliler Haftası” dolayısıyla mesleklerinin detaylarını anlattı. İstanbul Adalet Sarayı’nda kamu personeline Türk İşaret Dili eğitimleri veren Ceren Ay, işaret dilinin işitme engellilerin ana dili olmakla birlikte aynı zamanda kimliklerini ifade ettikleri bir araç olduğunu söyledi. Ay, işitme engelli bireylerin adalete erişimlerini kolaylaştırmak için yaklaşık 8 yıldır Türk İşaret Dili eğitimleri verdiklerini kaydetti.
Eğitimlerin, engelleri aşma açısından ciddi faydaları olduğunu belirten Ay, kamu personelinin de işaret dilini öğrenip işitme engelli bireylerin adalet hizmetlerinden faydalanmasına yardımcı olduklarını aktardı. Ay, her ülkenin kendine ait bir işaret dili olduğunu, kendilerinin de eğitimleri Türk İşaret Dili üzerine verdiklerini belirtti.
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı verilen eğitimlerin 3 ay sürdüğünü ifade eden Ay, “Temel seviye bir eğitimdir. Tercümanlık eğitimi değildir. Bu eğitimle personel, işitme engelli bireyle tercüman gelen kadar iletişime geçebiliyor. Aynı zamanda bu eğitimin bir özelliği de hukuk terminolojisine de entegre edilmiş olması. Bu eğitimlerle aslında, adalete erişimde ve adliye koridorlarında kapsayıcılık ve erişilebilirlik için büyük bir adım atılmıştır” değerlendirmesini yaptı.
“Onların insanlarla iletişimi için arada bir köprü görevi görüyoruz”
İşaret dili eğitmeni ve tercüman Rümeysa Canbulat da işitme engelli birey bir şikayette bulunduğunda ya da adli bir vakayla karşılaştığında, polis merkezi ve adliyeden çağrıldıklarını anlatarak “Onların insanlarla iletişimi için arada bir köprü görevi görüyoruz” dedi.
Canbulat, tercüme sırasında çok dikkatli olduklarını belirterek “Çeviri esnasında yaşanabilecek bir hata o kişinin hayatını etkileyebilecek bir durumda. Öncelikle o kişiyi çok iyi anladığımdan emin olup ondan sonra tercüme yapmaya gayret ediyorum” diye konuştu.
İşitme engelli kişilerin işaret dilini önce ailede öğrendiklerini ifade eden Canbulat, bugün kullanılan Türk İşaret Dili’ni bilmelerinin de önemli olduğuna dikkati çekti. Canbulat, “Bunun için de kurumlardan eğitim almaları gerekiyor. Ailede bu eğitimi alan kişiyle şu an kullandığımız Türk İşaret Dili’yle anlaşamadığımız durumlar olabiliyor. O yüzden onlar da genelde kendilerini geliştirdiği için çeviri esnasında bir sıkıntı yaşamıyoruz. Anlaşamazsak tekrar tekrar soruyoruz ki konuyu iyice kavrayalım” ifadelerini kullandı.
“Şu anda genç kızlardan bu eğitime talep var”
Rümeysa Canbulat, ilk görevinde, tehdit edilen işitme engelli bir kişinin tercümesini yaptığını, çok korkmuş durumdaki kişiyi anlayıp gerekli şikayetini yapmasına yardımcı olduğunu anlattı.
İşitme engelli kişilerin kendileri gibi tercümanlarla karşılaştıklarında mutlu olduklarını dile getiren Canbulat, “İlk başta hissettikleri şey kaygı oluyor. ‘Tercüman gelir de beni anlamazsa derdimi aktarabilir miyim?’ diye bir endişeyle geliyorlar. Kendimizi o konuda geliştirdiğimiz için derdini anlatma ve aktarma konusunda bir sıkıntı yaşamıyoruz” dedi.
Canbulat, işaret dilinin öğrenilmesi gerektiğinin altını çizerek “Acil durumlarda değil, günlük hayatta işitme engelli biriyle karşılaşıldığında en azından onlara bir selam verebilmeyi, teşekkür etmeyi, ihtiyacı olduğunda giderebilmeyi sağlayabiliriz. Şu anda genç kızlardan bu eğitime talep var. Okudukları bölümlerden, sosyal medyadan, şarkı çevirilerinden etkileniyorlar. Herkes işaret dilini öğrensin, insanlar birbiriyle olan empatisini güçlendirsin” diye konuştu.
“Bizi görünce çok mutlu oluyorlar”
Avukat ve aynı zamanda Türk İşaret Dili tercümanı olarak görev yapan Ece Sevil ise işitme engelli bireylerin mahkemelerde kendileriyle karşılaştıklarında çok mutlu olduklarını söyledi.
Bu kişilerin bir an önce kendilerini anlatmak istediklerini aktaran Sevil, “Muhtemelen anlaşılmayacaklarını düşünüyorlar. Onun dışında derneklerine, vakıflarına gittiğimizde, bire bir iletişim kurduğumuzda da çok heyecanlanıyorlar. Onlar için önemli olan kendilerini doğru ifade edebilmek. Mesela metroda bile bir işaret dili tercümanıyla karşılaşsalar çok mutlu oluyorlar” ifadelerini kullandı.
Sevil, bir tercüman olarak özellikle çocuklarla ilgili taciz vakalarında çok etkilendiklerini belirterek şöyle devam etti:
“Onları anlayıp aktarmak, onlara soru yöneltmek bizim için çok zor olabiliyor. Zaten hassas bir durumda ve bizim soracağımız sorular onu incitebilir, yaralayabilir. Bu yüzden çok dikkatli olmak gerekiyor. Pedagoglar eşliğinde sorularımızı soruyoruz ama en nihayetinde etkileniyoruz. Elimizden geldiğince doğru anlamaya, onlarla doğru iletişim kurmaya çalışıyoruz”
İşitme engelli bireylerle iletişim kurmak için sadece alfabelerini öğrenmenin yeterli olmadığını söyleyen Ece Sevil, “Onlarla bire bir iletişime geçmek, korkmamak, doğru aktarmaya çalışmak çok önemli. O yüzden biraz emek isteyen bir alan. İnanıyorum ki tüm vatandaşlarımız işaret dilini öğrendiklerinde aslında bunun çok güzel bir şey olduğunu anlayacaklardır. Yeterli olması açısından doğru eğitim ve doğru iletişim şart” değerlendirmesinde bulundu.
AA