RÖPORTAJ

Akıntıya Kürek Çekerek Karaya Ulaşan Ceren Gül Pekoğlu’nun Hikayesi

Gül Ceren Pekoğlu, okula gitmek için 9 yaşına kadar beklemek zorunda kalsa da vizyonunu gerçekleştirmenin eğitimden geçtiğini çok erken yaşlarda öğrenmiş bir isim. Pekoğlu’nun “Beni ben yapan ve hayatımı değiştiren kadın” diye bahsettiği ilkokul öğretmeni eğitim hayatında dönüm noktası olmuş. Özel sektörde karşılaştığı zorluklar nedeniyle kamuda çalışmaya başlasa da benzer durumlarla yine karşılaşmış. Hayatın anlam ve amacını sadece sorarak değil cevaplar bularak kendine yetebilmeyi ve daha fazla bağımsız olabilmeyi prensip edinmiş Pekoğlu’nun, başarılarıyla dolu keyifli röportajla sizleri baş başa bırakıyorum.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Adım Gül Ceren Pekoğlu. 1990 İstanbul doğumluyum. Ankara’da yaşıyorum. Sosyoloji bölümü lisans tamamlıyorum. 2016 yılında ön lisans mezunu olarak girdiğim EKPSS ile 2016 Eylül ayında Eskişehir Anadolu Üniversitesine memur olarak atandım. Eskişehir’de on altı ay yalnız yaşadım. Memuriyette asalet onayım yapıldıktan sonra 2018 Şubat ayında da Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesine (GEAH) kurumlar arası atama ile geçiş yaptım. Halen Ankara GEAH Yerleşkesi içindeki İl Sağlık Müdürlüğünde görevlendirme ile çalışıyorum.

Hastalığınız ilk nasıl ortaya çıktı?

Hastalığım doğuştan ve genetik bir hastalık. Osteogenesis Imperfekta. Nadir hastalık olarak nitelendiriliyor. Halk arasında cam kemik hastalığı olarak biliniyor. Ben doğduktan sonraki ikinci gün anlaşılmış hastalığım. Çekilen röntgende, bacaklarımın anne karnında iken kırılmış ve iyileşmeye başlamış olduğu anlaşılınca teşhis konmuş. Bu yaşıma dek sayısını hatırlamadığım kadar, kemiklerimde kırıklar oldu. Hastalığım durağan değil. Bu nedenle engelliliğim de değişken oluyor. Bedensel olarak zorluğu çok fazla olan bir hastalık. Benim gibi olan birçok cam kemik hastası bugün, günlük yaşamında başkalarına bağımlı olabiliyor. Ancak ben, hem hastalığımla yaşamayı öğrendim hem de “daha fazla nasıl bağımsız yaşarım”ın peşindeyim. Bu nedenle benim için en önemli ilke; olabildiğince bağımsız yaşamak.

Okul yıllarınızdan bahsedebilir misiniz?

Okul yaşım geldiğinde, annem beni kayıt ettirecek okul bulamadı, tam 2 yıl. Sorumluluk almak istemeyen müdürler, “okutmanıza gerek yok” diyen ya da “sınıfımda engelli öğrenci istemem” diyen öğretmenler…Okula gitmek için 9 yaşına kadar bekledim. Annem çok mücadele etti. Ben zorunlu eğitim hakkımı, bize destek olan hatırı sayılır kişilerin okul müdürünü ikna etmesiyle kazandım. Müdür, “deneyelim bakalım, sonra kayıt ederiz” demesi üzerine okula başladım. Beni deneyecek öğretmenin, bu cümleyi duyduğunda yüzünün düştüğünü hatırlıyorum.

Okula tutunmak için benim ne kadar istekli olmam önemli değildi. Öğretmenin vereceği karar önemliydi. Bu nedenle iyi bir öğretmene denk gelmeniz önemli. İşte ben o öğretmene denk geldim. O yıl 2.sınıfları okutuyordu. Beni gördüğünde “bu kız benim öğrencim olmalı” diyen bir öğretmen; Fatma Acarbaş. Annemden sonra beni ben yapan kadın, Fatma öğretmenimdir. Onun talebi ile okuma yazma bildiğim için 2. Sınıfa geçiş yaptırdılar bana ve ilkokulu onunla tamamladım.

Ortaokul dönemi çok zorlu geçti. Merdivenin yanına yapılacak rampanın, okulun görüntüsünün bozacağını söyleyen idareciler, sınıfımın giriş kata alınmaması için velileri örgütleyen öğretmenler vardı. Annem, tüm bunlara karşı durmak zorunda kaldı ve istediğini de yaptırdı. Haliyle çok yıprandı. Çok istememe rağmen, liseye örgün olarak devam edemedim bu yüzden. Annemin aldığı açık lise kararına “evet” demek zorunda kaldım. Odur budur hep açıktan öğrenimime devam ediyorum. Okul yıllarımda, engelimden dolayı hep ayrımcılığa uğradığımı yıllar sonra anladım…

Çocukken olmak istediğiniz veya hayalini kurduğunuz bir meslek var mıydı?

İzlediğim hangi dizi hatırlamıyorum, bir dizide görme engelli avukat görmüştüm ve beni çok etkilemişti. O nedenle bir süre avukat olmak istemiştim. Bir meslek hayal edebilmek, aslında üniversiteye örgün devam edebilmekle eş anlamlıydı benim için. Örgün okuyamazsanız, avukat olamazsınız, doktor olamazsınız, öğretmen olamazsınız. O halde, açık öğretim programlarına bakarak meslek seçmek zorunda kalıyorsunuz.

Akülü sandalye kullanıcısı olarak iş yaşamınızda ilk iş mülakatınızı ve işe giriş sürecinizde yaşadıklarınızı anlatabilir misiniz?

İş mülakatımın olduğu ilk kurum, bir özel eğitim kurumuydu. 2014 Kasım ayında. Tek başıma gittim görüşmeye. Benimle konuşurken ilk cümleleri, “Sana ihtiyacımız yok, ama engelli kadrosuna eleman almak zorundayız. Seni bu yüzden işe alıyoruz, performansını bir görelim” demişlerdi. O zaman, bu cümlelerin ağırlığı benim için çok çok fazlaydı. Beni sahip olduğum niteliklerim için değil, mecbur oldukları için işe alıyorlardı.

Kamuda çalışma isteğiniz ne zaman başladı?

Kamuda çalışma isteğim, özel sektörde çalışmaya başladıktan sonra başladı. Çalışmakta olduğum yerde kendime bir kariyer planı çizemezdim. Üstelik engelli olduğum için ‘’İşe yaramayan personel’’ önyargısını kırmak için daha fazla çalışmak zorunda kalıyordum ve günlük yaşadığım ağrıları, sıkıntıları söylemekten çekiniyordum. Daha fazla çalışmak ve sınırlarımı zorlamak zorunda kalıyordum. Aslında bu durumu kamu sektöründe de yaşayabilirsiniz. Yani önyargılar aslında her yerde. 2016 EKPSS’ye çalışmaya karar verdim. Online bir dershanenin KPSS kursuna kayıt yaptırdım. Bir sene boyunca iş çıkışı sonrası evimde, ağrılarımla birlikte ders çalıştım.

Kişisel ve mesleki gelişiminiz için neler yapıyorsunuz?

Kişisel gelişimim için, kendime zaman ayırmayı ve kendimi iyi hissettirecek şeyleri yapmayı seviyorum. Memur olduktan sonra lisansımı tamamlaya karar verdim. Sosyoloji lisansımı tamamladıktan sonra sosyal hizmet alanında yüksek lisans yapmayı düşünüyorum. Dilerim, yüksek lisansımı örgün yapabilirim.

Çalışma koşullarınız nasıl? Ofiste bir iş günü nasıl başlıyor ve nasıl bitiyor?

Gülhane Hastanesi yerleşkesinde, İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı binada kalite birimindeyim ve çok huzurluyum. Bu biriminde kalite standartlarını öğreniyorum ve resmi yazışmalara cevap veriyorum. Bana tanımlanan görevleri yerine getirirken, kendimi kanıtlamak için çaba göstermek zorunda kalmıyorum. İş yükü her zaman fazla değil. Olduğunda da huzurlu bir ortamda çalıştığım için yorulmaktan asla şikayetçi olmuyorum.

Sıkıldığınızda ya da motivasyonunuzu kaybettiğinizde neler yapıyorsunuz?

Geçmişi düşünüyorum. Yaşadığım kötü günleri ve şimdi sahip olduğum güzel şeyleri. Sahip olduklarım için ne kadar emek verdiğimi düşünüyorum. Sonrasında da olduğum yeri ve zaman dilimini sevmeye, kaldığım yerden devam ediyorum.

Çalışma hayatınızda hiç mobing, ayrımcılık ve önyargılarla karşılaştınız mı? Eğer karşılaştıysanız kısaca özetleyerek bu süreçlerle nasıl başa çıktınızı da anlatabilir misiniz?

Kamuya atanmakla, özel sektörde yaşanan sorunların olmayacağını düşünmüştüm. Ancak öyle olmadığını gördüm. Özel sektörde olduğu gibi kamuda da işe yaramayan personel konumundaydım. Ve kapasitemin üstünde çalışmak kendimi kanıtlamak zorundaydım. Bu beni fazlasıyla yıpratıyordu. Gülhane Hastanesinde ilk işe başladığım yerde, bana verilen işin engel durumumu artırıyordu. Ağrılarla baş edemez hale gelince, başka bir birime yer değişikliği talebinde bulundum. Gittiğim yerde amirim ‘’Bana hep sakatları veriyorlar, buraya hiç güzel kadın yollamıyorlar” demişti. Benim aldığım eğitimlerin yetersiz olduğunu, beni böcek gibi ezerek eğiteceğini, beni birime aldığı için aslında bana iyilik yaptığını söylüyordu. Orada çalıştığım süreçte sağlığım bozuldu ve psikolojik tedavi gördüm. Engelliliğe dayalı mobbingdi yaşadığım ve ben susmadım, şikayetçi oldum. Yaşadığım durumun, “engelliliğe dayalı ayrımcılık ve mobbing” olduğu, Sağlık Bakanlığı’nın müfettişi tarafından tespit edildi ve bana mobbing uygulayan kişi, ceza aldı. Mobbingin, engelliliğe dayalı gerçekleşmiş olması, bir anlamda “eziyet” boyutunda olması, yaşadıklarımı daha da ağırlaştırdığını söyleyebilirim. Bu olay sonrası göreve yerimi isteyerek değiştirdim. Bana bunları yaşatan kişi ile hukuki mücadelem halen devam ediyor.

Engelsiz Kariyer Başarı Hikayesi’nin devamını okumak için tıklayın…

Yaşadıkça

Engelliler Haber ve Bilgi Sitesi

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu