EğitimEngelli HaklarıGündemHaberler

Cam Fanusu Kırmak: Engelli Öğrencileri Üniversitede Neler Bekliyor?

Üniversite hayatına adım atan engelli öğrenciler, derslerden önce erişilebilirlik kaygılarıyla mücadele ediyor. İstanbul’da eğitim gören görme engelli Mihriban ve “Körüz.Biz” platformundan Murat Kefeli, bağımsız yaşam ve eşit eğitim hakkı için verdikleri mücadeleyi anlattı.

Milyonlarca öğrenci, hayatlarında yeni bir adım olan üniversite yaşamlarına başlayacak. Üniversite tercih sonuçları açıklandı, öğrenciler yeni okullarına başlamadan birçok kaygı ve endişe barındırıyor. Her öğrencinin taşıdığı endişelerin yanında engelli öğrenciler, erişilebilirlik koşulları nedeniyle farklı kaygılar da taşıyor. Kazandıkları okul erişilebilir mi, yeni bir şehirde bağımsız yaşamlarını sürdürebilecekler mi, nitelikli eğitime ulaşabilecekler mi?

İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencisi görme engelli Mihriban ve yakın zamanda engelli öğrenciler için bir üniversite rehberi hazırlayan “Körüz.Biz” platformundan Murat Kefeli, 9. Köy Haber Merkezi’ne üniversitede engelli öğrencileri neler beklediğini anlattı.

“Ben Yapabilir Miyim?” Sorusuyla Başlayan Yolculuk

Mersin’in Tarsus ilçesinde yaşayan Mihriban, İstanbul’da üniversite kazandığını öğrendiğinde ilk düşüncelerini şöyle anlattı:

“Kendi kendime ‘Ben orada ne yapacağım?’ dedim. Sonra en yakınlarıma, ‘Yapabilirim değil mi? Bağımsız yaşayabilirim, başarabilirim’ diye sordum. Hem çok mutluydum hem de kaygılıydım. Ancak İstanbul’da ilk kez tek başıma yürüyüş yaptığımda ‘Ben şu an özgürüm!’ dedim. Bu benim için çok önemli bir andı.”

Üniversite yaşamının sadece derslerden ibaret olmadığını vurgulayan Mihriban, sosyal çevrenin kendisi için dönüştürücü olduğunu söylüyor: “Yurtta kalmak bana çok farklı çevrelerden arkadaş kazandırdı. Onlar bana, ‘Sen bizimle aynı şeyleri yapıyorsun, sadece yöntemlerin farklı’ dediler. Ben de ‘İşte karşılıklı iletişim tam olarak bu’ dedim.”

“Hepsi Bizim Hakkımız”

Üniversiteye başlamadan önce en önemli noktanın haklarını bilmek olduğunu söyleyen Mihriban, kendi okulundan iletişime geçtiğini, ve merak ettiği bir çok sorunun yanıtını, haklarını da böylece öğrenme fırsatı bulduğunu anlatıyor: “En önemlisi haklarını bilmek. Ses kaydı almak, materyallere erişmek, sınavlara erişilebilir şekilde girmek… Bunların hepsi bizim hakkımız. Gitmeden önce bunları bilmek çok şey değiştirir.”

İlk başta hocalarından bir şey talep etmekte çekindiğini belirten Mihriban, haklarını öğrendikten sonra daha rahat olduğunu belirtti.

En Büyük Miras: Bağımsız Yaşam

Birçok engelli öğrencinin ailesi üniversitede başka şehirde okumasından kaygı duyuyor. Ailelerinin isteği üzerine öğrenciler, bulundukları şehirde üniversiteleri tercih ediyor. İstanbul’da bir üniversite kazandığında Mihriban’ın ailesi de karşı çıkmış. Ancak kararından vazgeçmeyen Mihriban, tüm engelli öğrencilerin ailelerine şöyle sesleniyor:

“Kimse bir fanusta büyümeyi hak etmiyor. Siz bu dünyadan gittiğinizde çocuğunuza bırakacağınız en büyük miras, bağımsızlığını kazanmış bir hayat olacak. Zor olacak, düşecek, kalkacak ama destek verirseniz birlikte aşılır. Çocuklar salon bitkisi değildir, öyle yetiştirmeyelim.”

Murat Kefeli

“Eğitmenler Erişilebilirlik Hakkımı Tanıyacaklar Mı?”

Murat Kefeli ise öğrencilerle yaptıkları toplantılarda ortaya çıkan sorulardan yola çıkarak hazırladıkları Üniversite “Sık sorular sorular” rehberinde en büyük kaygının eğitimle ilgili olduğunu belirtiyor. Üniversiteye başlayan her öğrencinin olduğu gibi, kör öğrencilerin de bazı kaygılar yaşadığını belirten Kefeli, nedenini de “Ülkemizdeki eğitim anlayışı kör öğrencilerini kaygısını azaltmaya yönelik tutarlı bir düzene sahip değil; buna ailenin yaklaşımı ve toplumsal ön yargılar da dahil olunca çekince ve kaygı hissi artıyor” diye anlatıyor.

Üniversitelerde birçok erişilebilirlik sorunu olduğuna dikkat çeken “Türkiye’deki mevcut durum ‘şansına ne çıkarsa!’ noktasında” diyen Kefeli, bazı üniversitelerin alt yapısı daha iyi olmakla birlikte, Türkiye’de standartlaşmış bir altyapının olmamasını eleştiriyor. Kefeli, değişmesi gerekenleri ise şöyle açıkladı:

“Nelerin olması nelerinse olmaması gerektiği belirlenmeli; rektörlüğün, eğitmenin keyfine bırakılmamalı ve öğrenciyi koruyucu bir yapıda olmalı. Rehberde yanıtını veremediğimiz soru olmadı. Çünkü istendiğinde çözüm bulunuyor. Burada kritik nokta ise çözümün olması, onu uygulayabilmenize yetmiyor. Haklarınız, bazen iki dudak arasından çıkan yanıta bağlı oluyor ve o iki dudak sizin dudağınız değil.”

Kefeli’ye göre bu kaygılar geçici; o nedenle öğrencilerin soruna değil çözüme odaklanmaları gerektiğini söylüyor: “En makul yöntem uzlaşı; ama doğrudan sahip olmaları gereken bir hak söz konusuysa uzlaşıdaki esnek taraf onlar olmamalı. Çünkü verilmeyen ve bir şekilde aldıkları her hak, bir sonraki yıl aynı üniversiteye gelen engelli öğrenciye miras kalacaktır.”

Sosyal medya hesaplarımız:
İnstagram sosyal medya hesabı için tıklayın
Linkedln sosyal medya hesabı için tıklayın
X sosyal medya hesabı için tıklayın
Facebook sosyal medya hesabı için tıklayın

Kaynak: 9. Köy Haber Merkezi

Yaşadıkça

Engelliler Haber ve Bilgi Sitesi

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu