Engelli Kadınlar Cinsel Sağlık Hizmetlerine Erişemiyor
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2011 yılı verilerine göre dünya nüfusunun yüzde 15’ini engelliler oluşturuyor.
Türkiye’de ise engellilerle ilgili son araştırma 2002 yılına yanı neredeyse 20 yıl öncesine ait. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 20 yıl önceki verilerine göre, nüfusun yüzde 12,29’u engelliler oluşturuyor. Resmi bir kayıt olmasa da Türkiye’de yaklaşık dokuz milyon engelli olduğu tahmin ediliyor. Koronavirüs salgını ile birlikte engellilerin yaşadıkları hak ihlallerindeki artış çeşitli araştırmalara ve raporlara konu oldu. Engelli Kadın Derneği’nden psikolog Bahar Yavuz, engelli kadın ve kız çocuklarının cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine erişiminde yaşadıkları zorlukları ve hak ihlallerini Medyascope‘a anlattı.
“Engelliler cinsiyetsizleştiriliyor”
Koronavirüs salgını günlerinde engellilerin, özellikle de engelli kadınların daha fazla görmezden gelindiğini söyleyen Engelli Kadın Derneği’nden Psikolog Bahar Yavuz, “Engellilerin cinsiyetsizleştirilmesi çok yaygın. Engelli kadınların ve kız çocuklarının toplumsal cinsiyete dayalı şiddete maruz kalması, haklara erişim ihlalinin de bir tür şiddet olduğunu düşünürseniz hem destek mekanizmasının yetersiz olmasından hem de bilgilendirmelerin yetersiz olmasından ve ayrıca alanda çalışan profesyonellerin engellilere bakış açısından kaynaklı bir sürü sorunla karşı karşıyayız” dedi.
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı eğitimlerinin engelliler için erişilebilir olmadığının altını çizen Yavuz, “Genellikle engellilerin cinselliği, ‘cinsel davranışları kontrol etme’ gibi birtakım şeyler üzerinden ele alınıyor ancak cinsellik herkesin yaşadığı bir durum. Dolayısıyla engelli kadınların ve kız çocuklarının da cinsel gelişimi, cinselliği ve ihtiyaçları vardır. Bunun kabulüyle hareket edilmediği için hiçbir şekilde hizmetlere ve haklara erişimden bahsedemiyoruz” diye konuştu.
Engelli kadınların ve kız çocuklarının jinekolojik muayenelere genellikle aile bireyleriyle beraber gittiklerine dikkat çeken Yavuz, “Bu noktada hasta mahremiyetinin gözetilmediği bir durum oluyor. Dolayısıyla kişiler dertlerini çok rahat anlatamıyorlar. Soru soramıyorlar, detay veremiyorlar. Unutmamak gerekiyor ki muayene masaları da çoğunlukla fiziksel engelli kadınların erişimine uygun değil. Yani rutin bir kontrol yaptırmak istediğinizde buna erişemiyorsunuz” dedi.
“Engelli kadınların cinsel hayatı olmadığı düşünülüyor”
Sağlık çalışanlarının da çoğu zaman engelli kadınları cinsel hayatı olan kişiler olarak görmediğini vurgulayan Yavuz, “Bazen, ‘Emin misin, gerçekten cinsel bir ilişkin oldu mu?’ gibi sorular sorulabiliyor. Ya da konuyla ilgili anneyle iletişim kuruyorlar. Cinsellik zaten Türkiye rahat konuşulamazken, sizin ailenizin yanında bunu konuşmanızı bekliyorlar. Böyle olunca cinsel şiddet ve istismar da anlatılamıyor” diye konuştu.
Engelli kadınların ve kız çocuklarının cinselliğinin Türkiye’de istismar üzerinden konuşulduğunu dile getiren Yavuz, şöyle devam etti:
“Bir istismar yaşanıyor, bir şekilde ortaya çıkıyor ve adli bir vaka haline geldikten sonra yani bütün bunlar yaşanıp bittikten sonra engelli kadınların cinselliğini konuşmaya başlıyoruz. Bu yüzden cinsel sağlık ve üreme sağlığı meselesinin çocukluktan itibaren her bireye anlatılması gerekli. Konuşulmadıkça, anlatılmadıkça istismarı yaşayan kişi de yaşadığının ne olduğunu anlayamıyor, adını koyamıyor” dedi.
Engelli kadınların eğitime erişiminin düşük olduğunu ve bu nedenle yoksulluğun yüksek olduğunu belirten Yavuz, toplumda “engellilerin engellilerle birlikte olması gerektiği” gibi yanlış bir anlayış olduğuna dikkat çekti. Yavuz, “Böyle bir durumda yaşanan hak ihlallerinin aktarımını sadece belli bir kesimden alabiliyoruz. Bu bile durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor aslında” diye konuştu.
“Medyanın dili şiddeti besliyor”
Psikolog Yavuz, engelli kadınların cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine erişimiyle ilgili yapılması gerekenleri ise şöyle anlattı:
“Bu tarz hizmetlerin iş istismara ve hak ihlaline gelmeden önce erişilebilir bir şekilde sağlanmasını istiyoruz. Bu konuda hizmet verenlere bizlere eğitimler de verilmeli. Dayanışabileceğimiz ağlara ihtiyacımız var. Biz Engelli Kadın Derneği olarak işbirliğine açığız. Destek mekanizmalarının her açıdan erişilebilir olması gerekiyor. Ayrıca bu alanda yapılacak akademik çalışmalara ihtiyacımız var. Medyada, ‘zavallı kadın’, aciz kadın’ gibi ifadelerin ortadan kaldırılması ve güçlendirici bir dile ihtiyacımız var. Var olan dil şiddeti besliyor.”
medyascope.tv