
Engellilik ve Posthümanizm Üzerine: Emre Taşgın’dan Dikkat Çeken Bir Kitap
Kapadokya Üniversitesi Yayınları’nın yeni eseri “Engellilik, Posthümanizm ve Türkiye”, engellilik araştırmalarına posthümanist bir perspektif kazandırarak bu alandaki geleneksel bakış açılarını sorguluyor. Görme engelli hak savunucusu Emre Taşgın tarafından kaleme alınan ve yüksek lisans tezinden geliştirilen kitap, engelliliği tarihsel, kuramsal ve toplumsal yönleriyle incelerken, insan–makine–doğa ilişkilerini merkezine alan posthümanist bir bakış sunuyor.
Brecht’in Tahteravalli Düzeni Metaforu
Kitap, Alman şair Bertolt Brecht’in ünlü “tahteravalli” metaforundan hareketle bugünkü toplumsal düzeni sorguluyor. Taşgın, Brecht’in “bir avuç insanın yukarıda kalabilmesi için aşağıda daha çok insanın olması gerekir” deyişini anımsatarak şöyle diyor: “Ben, tahteravallinin hiç bulunmadığı; kimsenin yukarıda ya da aşağıda olmadığı bir düzenin mümkün olup olmadığını sorgulamak istedim.” Bu arayış, engellilik mücadelesinin mevcut hiyerarşide yükselebilme çabası olmadığını; herkes için eşit bir yaşam düzeninin hayal edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Engelliliğin Tarihsel İzleri ve Modeller
Birinci bölümde engelliliğin Antik Çağ’dan günümüze kadar geçirdiği dönüşüm anlatılıyor. Taşgın, ilk çağlarda engellilerin bir “ceza” olarak görüldüğünü, Orta Çağ’da bakımevlerine kapatıldığını ve Sanayi Devrimi’yle üretime katılamayanların dışlandığını aktarıyor. Taşgın; “Engellilik günümüzde bireyin kusuru olmaktan çıktı. Engelliliğin oluşmasında en önemli faktörler çevresel düzenlemelerin olmayışı ve kökleşmiş kalıp yargılar.” diyor. Eser, tıbbi modelin “kusur” odaklı yaklaşımını eleştiriyor. Buna karşın Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme ile güçlenen insan hakları modelinin toplumsal katılımı teşvik ettiği gösteriliyor.
Hümanizmden Posthümanizme Yeni Paradigmalar
İkinci bölümde hümanizmin yükselişi, transhümanizm ve posthümanizm arasındaki ilişkiler ele alınıyor. Taşgın’a göre transhümanizm, teknolojinin yardımıyla “kusursuz” bir insan yaratma idealini savunuyor. Posthümanizm ise insanı doğadaki tüm canlılarla denk bir düzlemde konumlandırıyor. Bu yaklaşım, feminizm, hayvan çalışmaları ve çevre hareketi gibi disiplinlerden beslenerek insanmerkezci hiyerarşileri reddediyor. Taşgın, posthümanizmin engellilik araştırmalarına yeni bir çatı sunduğunu; Türkçe literatürde engellilik ve posthümanizm kesişimine odaklanan ilk çalışma olduklarını vurguluyor. Taşgın’a göre “Bu kitap, posthümanizmin kapsayıcılığını engellilik alanına taşıyarak ötekileştirmeyi aşan politikalar için bir zemin hazırlamayı amaçlıyor.”
Türkiye’de Posthümanist Perspektif Nasıl Gelişir?
Türkiye, 2009’da BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’yi onayladı. 2014’te bu sözleşmeye uygun olarak Engelliler Kanunu kabul edildi. Ayrıca “özürlü” yerine “engelli” ifadesi kullanılmaya başlandı. Taşgın’a göre bu düzenlemeler engellilerin topluma tam ve eşit katılımının önündeki bariyerlere vurgu yapıyor ve Türkiye’yi sosyal model ile insan hakları modeline yaklaştırıyor.
Taşgın, Türkiye’de engellilik çalışmalarının posthümanist bir vizyon geliştirebilmesi için çevresel ve toplumsal engelleri ortadan kaldırma, teknolojiye erişimi artırma ve engelliliğin çeşitliliğini tanıma gibi adımlara değiniyor.
Teknoloji ve Yapay Zekâ Engelliler İçin Fırsat mı, Tehdit mi?
Dördüncü bölüm, yapay zekâ ve destek teknolojilerinin engellilerin yaşamındaki etkilerini inceliyor. Robotik, ekran okuyucular, akıllı bastonlar ve protezler gibi teknolojilerin bağımsızlık için vazgeçilmez olduğunu belirten Taşgın, şu uyarıda bulunuyor: “Teknolojiye erişimdeki eşitsizlikler, zaten var olan hiyerarşileri derinleştirebilir. Ekran okuyucu ve protez gibi teknolojiler günümüzde hayati derecede önemli. Ancak ileride oluşacak muhtemel teknolojik gelişmelere yalnızca belirli gruplar erişebilirse, yeni uçurumlar gündeme gelebilir.”
Taşgın, yapay zekâ uygulamalarının engelli bireylerin eğitim, istihdam ve günlük yaşamda bağımsızlıklarını artırabileceğini ancak bu teknolojilerin insan hakları ilkeleri ve evrensel tasarım anlayışıyla geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Kimseyi Dışarıda Bırakmayan Bir Gelecek
Kitabın son bölümünde Taşgın, pandeminin ve 6 Şubat 2023 depremlerinin engellilerin hakları üzerindeki etkilerini anımsatarak, kriz dönemlerinde hakların korunmasının önemini vurguluyor.
Posthümanist bir yaklaşımın, engellilerin de dahil olduğu tüm ötekileştirilen toplulukların ortak bir çatısı olabileceğini ve yeni bir dünya düzeni kurma potansiyelini taşıdığını ifade ediyor.
Kitaba online olarak buradan ücretsiz olarak erişilebiliyor