Kültür SanatDünyaGündemHaberlerYaşam Tarzı

Karanlıktaki Renkler: Görme Engelli Ressamların Mucizesi

Görme yetisini kaybetmiş ya da hiç sahip olmamış ressamlar, renkleri ve ışığı tuvalde nasıl canlandırıyor? Bilimsel araştırmalar ve uzman görüşleri, bu olağanüstü yeteneğin sırlarını açığa çıkarıyor…

Sanat, genellikle görsel algının bir yansıması olarak tanımlandı. Ancak bazı ressamlar, renkleri hiç görmeden ya da görme yetilerini kaybettikten sonra bile tuvalde başyapıtlar ortaya koydu.

Doğuştan kör olan Türk ressam Eşref Armağan’dan, kataraktla mücadele eden Claude Monet’ye kadar, bu sanatçılar insan beyninin ve duyuların sınırlarını zorladı.

Bilimsel çalışmalar ve uzman analizleri, görme engelli ressamların nasıl böyle etkileyici eserler ürettiğini anlamaya çalıştı. Karanlıkta renkleri bulan sanatçıların hikâyesini ve ardındaki bilimi gözler önüne serdi.

EŞREF ARMAĞAN: PARMAK UÇLARIYLA GÖREN RESSAM

1953’te İstanbul’da doğan Eşref Armağan, gözlerinden biri hiç gelişmemiş, diğeri ise yalnızca rudimentary bir iz olarak kalmış bir sanatçı.

Hiçbir zaman renkleri, doğayı ya da bir kuşun kanat çırpışını görmedi. Yine de tablolarında perspektif, gölge ve canlı renkler kullanarak dünyayı resmetti.

Armağan, nesnelerin maket modellerine dokunarak şekillerini beyninde canlandırıyor ve bu imgeleri tuvale aktardı.

Harvard Üniversitesi’nden nörolog Prof. Dr. Alvaro Pascual-Leone, Armağan’ın beynini incelediğinde çarpıcı bir bulguyla karşılaştı:

“Dokunduğu nesneler, görsel korteksi harekete geçiriyor. Bu, görme engelli bir bireyde nadiren görülen bir durum.”

Pascual-Leone, bu yeteneğin beynin olağanüstü plastisitesinin bir kanıtı olduğunu vurguladı.

Armağan’ın çalışmaları, New Scientist dergisinde de yer buldu. Londra Üniversitesi’nden nörobilimci Dr. John Rothwell, “Eşref’in beyni, dokunma duyusunu görsel bir haritaya dönüştürüyor. Bu, insan algısının ne kadar esnek olduğunu gösteriyor” dedi.

Armağan, Volvo gibi markalar için resimler yaptı, eserleri uluslararası sergilerde boy gösterdi ve The Colors of Darkness adlı ödüllü belgesele konu oldu.

Türkiye’den çıkan bu deha, görmeden sanat yapmanın mümkün olduğunu kanıtladı.

CLAUDE MONET: KATARAKTIN RENKLERİ

Fransız empresyonist ressam Claude Monet, görme kaybının sanatını nasıl dönüştürdüğünün en bilinen örneklerinden.

1912’de katarakt teşhisi konulan Monet, göz merceğinin matlaşmasıyla renk algısının değiştiğini fark etti.

Journal of Ophthalmology’de yayımlanan bir araştırmaya göre, Monet’in eserlerinde maviler ve sarılar baskın hale geldi; kırmızılar ise bulanıklaştı.

Stanford Üniversitesi’nden oftalmolog Dr. Michael Marmor, “Katarakt, mavi ışığı filtreler ve Monet’in dünyayı daha pastel tonlarda görmesine neden oldu. Bu, onun ünlü nilüfer tablolarındaki renk paletini doğrudan etkiledi” dedi.

Monet, 1923’te ameliyat olmayı kabul edene kadar bu bulanık dünyada resim yapmaya devam etti.

Sanat tarihçisi Prof. Dr. Andrew Graham-Dixon, “Monet’in hastalığı, onun tarzını daha soyut ve duygusal bir boyuta taşıdı. Görme kaybı, paradoksal olarak sanatını zenginleştirdi” yorumunu yaptı.

Monet’in eserleri, görme engelinin sanatsal ifadeyi nasıl yeniden şekillendirebileceğinin bir kanıtı.

BİLİMSEL BAKIŞ: BEYNİN GÜCÜ

Görme engelli ressamların yetenekleri, nörobilim dünyasını büyülüyor. Brain dergisinde yayımlanan bir çalışma, kör bireylerin görsel kortekslerinin dokunma ve işitme gibi diğer duyulara adapte olduğunu gösterdi.

Araştırmayı yürüten Oxford Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kate Watkins, “Beyin, görme kaybı durumunda boş durmuyor; diğer duyuları kullanarak görsel imgeler üretmeye devam ediyor” dedi.

Eşref Armağan gibi sanatçılar, bu adaptasyonun sanata nasıl yansıdığını ortaya koydu.

İtalya’daki Pisa Üniversitesi’nden nörolog Dr. Emiliano Ricciardi, Armağan’ın beyin taramalarını incelediğinde, “Dokunma yoluyla aktive olan görsel korteks, onun zihninde bir tür ‘iç göz’ oluşturuyor” sonucuna vardı. Bu bulgu, görme engelli bireylerin sanat yapma sürecinin, görenlerden çok da farklı olmadığını gösterdi.

DİĞER ÖRNEKLER: KARANLIKTA PARLAYAN YETENEKLER

Görme engelli ressamlar arasında tek isim Armağan değil. ABD’li sanatçı John Bramblitt, 2001’de epilepsi ve Lyme hastalığı nedeniyle görme yetisini kaybetti.

Dokunma yoluyla renkleri ayırt eden özel bir boya tekniği geliştiren Bramblitt, canlı portreler ve manzaralar resmediyor.

Teksas Üniversitesi’nden sanat terapisti Dr. Donna Betts, “Bramblitt’in eserleri, görme kaybının oluşturuculuğu engellemediğini, aksine yeni yollar açtığını kanıtlıyor” dedi.

Bir başka örnek, Rus ressam Sergey Popolzin. Görme engelli olduktan sonra kendini eğiten Popolzin, tuvale iğneler yerleştirerek çizim alanlarını belirledi.

Moskova Devlet Üniversitesi’nden nörolog Dr. Alexei Ivanov, “Bu sanatçılar, beynin duyusal telafi mekanizmalarını kullanıyor. Dokunma, onların paleti oluyor” açıklamasını yaptı.

TÜRKİYE’DE BİR MİRAS

Eşref Armağan, Türkiye’nin bu alandaki en büyük gururu. Ankara’da görme engelli eşiyle mütevazı bir hayat süren Armağan, sanat eğitimine gerek duymadan kendini geliştirdi.

Renkleri görmeden tuvalde şaheserler ortaya koyan ressamlar, insan ruhunun ve beyninin gücünü gözler önüne serdi.

Prof. Dr. Pascual-Leone, “Sanat, gözle değil, zihinle yapılır.” dedi. Bu sanatçılar, karanlıkta bile ışığı bulmanın mümkün olduğunu kanıtladı. Onların eserleri, sadece bir tablo değil, aynı zamanda bir umut ve azim hikâyesi.

Yeni Çağ

Yaşadıkça

Engelliler Haber ve Bilgi Sitesi

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu