Türkiye’ye Avrupa Para Karate Şampiyonası’ndaki ilk madalyasını kazandıran Oya Ekici, karate yaparken değerli hissettiğini ve engelli olduğunu unuttuğunu söyledi.
İki yaşında yüksek ateş sonucu havale geçirip çocuk felci olan Oya, üniversiteye gidinceye kadar 21 defa ameliyat edildi. Sağ dizden aşağısını kullanamayan ve koltuk değneklerinin yardımıyla yürüyen Oya, hayat motivasyonundan hiçbir şey kaybetmedi.
Biyoloji bölümü mezunu Oya, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nde çalışıyor. Evli ve iki çocuk annesi olan 48 yaşındaki Oya, hayatındaki önemli kırılma anlarından birini de karateyle tanışarak yaşadı.
Oya, kendisi için tutkuya dönüşen karateye nasıl başladığını AA muhabirine şu cümlelerle anlattı:
“Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Biyoloji mezunuyum. Üstüne biyoloji öğretmenliği, onun üstüne de fotoğrafçılık ve kameramanlık okudum. 23 senedir de Hacettepe Üniversitesi Çocuk Hematolojisi bölümünde biyolog olarak çalışıyorum. Karateye 8 yıl önce kızımı başlatmıştım. Engellilerin karate yaptığını bilmiyordum açıkçası. Hocam Turgay Okumuş’la ‘hadi bir şeyler deneyelim’ diye koltuk değnekleriyle karate yapmaya başladık. Ama böyle hedefimizde maçlar, şampiyonluklar yoktu açıkçası. Sadece hobi ve spor amaçlı. Sonra para karate Türkiye’de yarışmaya katılacak dendi.”
2022’de Kocaeli’de düzenlenen ilk ulusal para karate şampiyonasında K30 kategorisinde gümüş madalya alarak milli sporcu olan Oya, “2022’de ilk Avrupa şampiyonasına katıldık. Orada da para karatede Türkiye tarihinin ilk madalyasını ben aldım. Avrupa 3’üncüsü oldum. Tabii o başarıdan sonra insan daha bir hırslanıyor, daha bir istiyor. Hedefim tabii ki daha çok madalya ama ilk hedefim, benim gibi engelli bireylere antrenörlük yapmak. İlk Avrupa şampiyonu da ben olmak istiyorum. Önce Avrupa, sonra dünya şampiyonu. Her şeyde var olmak istiyorum aslında. Çünkü çok emek verdiğimiz bir spor. Karate zaten çok zor bir spor. Bunu tekerlekli sandalye üstünde yapmak çok daha zor.” diye konuştu.
“Çok değerli hissediyorum”
Milli para karateci, aktif spor yapmanın öz güvenini tazelediğini ve bedenen sağlıklı hissettirdiğini belirterek, “48 yaşındayım ama hiç öyle hissetmiyorum. İşe çok mutlu gidiyorum. Sonuçta kan hastalıklarında çalışıyorum. Çok zor bir işim var ama çok mutlu gidiyorum. Arkadaşlarım, etrafım herkes şampiyon diye çağırıyor beni. Bir aktivite olması bile insanı bağlayan bir şey. Sonuçta oradan çıkıp eve gelip klasik şeyler yapmaktansa ‘haydi antrenmana gideceğim’ diyorum. Çocuklarım çok destek, ailem çok destek, çevremdeki herkes çok destek. Bir kere karate yaptığımda kendimi çok değerli hissediyorum. Çünkü gerçekten zor bir şey yapıyorum. Mutluyum.” ifadelerini kullandı.
Kendisine sürekli destek veren bir çevresi bulunduğu için şanslı olduğunu aktaran Oya, “Arkadaşlarım, Turgay hocam, ailem hiçbir zaman engelli olduğumu hissettirmediler. Mesela Turgay hocamla beraber Dünya Engelliler Günü’nde dışarı çıkıyoruz. Herkes kendi halinde. ‘Benim engelliler günümü niye kutlamıyorsun? diye soruyorum. Hiçbiri farkında değil, hiçbiri. Dışarı çıkıyorum, bir hava alayım diye. Şemsiye uzatıyorlar. ‘Neyle tutacağım şemsiyeyi’ diyorum. Engelli olduğumu çevremdeki herkes unutuyor. O yüzden ben de unutuyorum.” dedi.
“Engelliler spor veya sanatla ilgilenmeli”
Oya, bedensel engeli bulunan kişilere şu tavsiyelerde bulundu:
“Spor, sanat… mutlaka bir şeyle ilgilensinler derim. Artı ‘şunu yapamam, bunu yapamam’ diye düşünmeyecekler. Her türlü kendi fiziksel özelliklerine göre adapte olabilirler. Sadece istemeleri yeterli. Benim karatede Avrupa madalyası alacağımı birisi söylese inanmam. İstesinler her türlü çözüm bulunuyor. Yeter ki istesinler. Ama bir engelliyi topluma kazandırmanın en kolay yolu spor, sanat. Kalabalığın önüne çıkmaları gerekiyor.”
Herkesin bir engelli adayı olduğunu unutmaması gerektiğini hatırlatan Oya, “Bir de insanlardan bize karşı çok fazla empati yapmalarını istiyorum. Anlayış, empati. Başka hiçbir şeye gerek yok.” yorumunu yaptı.
Ulaşım ve çalışma saatleri için çözüm istiyor
Kar ya da yağmur yağdığında engelli bireylerin hareketlerinin kısıtlandığını ancak pozitif kalmaları gerektiğini dile getiren Oya, yaşam konforlarını en fazla neyin bozduğuna dair soruya ise “Kendi açımdan en büyük sıkıntım kar, kış. Koltuk değnekleri, tekerlekli sandalye kullananlar için gerçekten çok zor. Bir de ulaşım. Ya çok kalabalık oluyor ya basamakları çıkamıyoruz, yapamıyoruz. Onlara dikkat edilmesi lazım. Çalışma saatleri benim için sıkıntı değil ama diğer arkadaşlarımdan sıkıntı yaşayanlar var. Bence birebir görüşülüp sorunlar bulunup ona göre çözüm üretilmeli.” yanıtını verdi.
Kaynak: AA