
Adli tıp kurulu, cezai ehliyeti tespit ederken inceleme süresi ve kullanılan yaklaşım doğru mu?
Tutuklu bir zihinsel engelli birey, tutuk evinde rehabilitasyon sürecine devam ediyor mu? Tutuk evi koşulları zihinsel engelli birey için ne kadar uygun?
Bütün bu sorulardan öte, zihinsel engelli bir birey tutuk evine konur mu?
Bu soruları arka arkaya sorduran Evrensel Gazetesi’nden Eylem Nazlıer’in geçen hafta yayınlanan haberi oldu.
Ölümle İlliyet Bağı Kurulamamış
Samsun T Tipi Kapalı Cezaevinde tek başına konulduğu hücrede epilepsi nöbeti geçirdikten sonra hayatını kaybeden zihinsel engelli Oğuzcan Gürbüzer’in ölümüyle ilgili yargılamada, cezaevi doktoru “görevi kötüye kullanma” suçlamasından beraat etmişti.
Aslında, zeka yaşı 6 olarak saptanan yüzde 93 oranında engelli raporu bulunan 1995 doğumlu Oğuzcan Gürbüzer, açık bir şekilde suçun anlam ve sonuçlarını anlayacak durumda değildi. Hırsızlık suçlamaları ile hakkında açılan davalar sonucu mahkemelerin “cezai ehliyeti yoktur” kararları 2020 yılında cezaların infazı noktasına kadar geldi. Aralık 2020’de cezaevine giren genç, 2021 yılında duvara kalemle yazı yazdığı için aldığı disiplin cezasını çekmek için, cezaevi doktorunun onayıyla girdiği hücrede hayatını kaybetti. Avukatının haberde yer alan ifadesine göre, Oğuzcan, hücreye konulduğu gecenin sabahında, ölü bulundu. Ölüm sebebi epilepsi nöbeti geçirmesi ve dilini yutmasıydı.
Zeka geriliği olan engelli bir birey hem tutuk evine girmiş, üstüne hücre cezası almış ve epilepsi nöbetiyle hayatını kaybetmişti. Ama onu o hücreye sokan sistemin en son faili yani hücreye girebilir imzası atan cezaevi doktoru, ölümle illiyet bağı kurulamadığı gerekçesiyle beraat etmişti.
Suçun Faili ve Mağduru Olmak
Zihinsel engelli bireylerin suçun mağduru olması durumuyla sık sık karşılaşıyoruz. En çok da zihinsel engelli kadınlara yapılan cinsel saldırılar, tecavüzler gündeme geliyor. Açık olmak gerekirse mağdur olunan durumlarda da yargı sisteminde büyük eksiklikler ve uygunsuzluklar görüyoruz.
Ancak Oğuzcan gibi, “suçun faili” olunan durumların, sağlık ve adalet sistemimizde titizlikle ele alınması ve gerekli düzenlemelerin yapılmasını gerektiriyor. Oğuzcan’ın hücre cezası ve ölüm sebebi de bunun en büyük kanıtı.
Bu tartışma, bu ülkede açık ve cesurca yapılmalı.
Sistematik İhmal
Cezaevi doktorunun beraat haberinin ardından Zihinsel Özürlüler Federasyonu bir açıklama yaptı.
Adaletin ve sağlık sisteminin engelli bireyler için çıkmaza dönüştüğü vurgulanan açıklamada, “Oğuzcan Arslan gibi bir genç, açıkça yardım alması gereken bir durumdayken, ne sağlık sistemi ne de yargı onu koruyabilmiştir. Daha da acı verici olan ise, ağır sağlık sorunlarına rağmen ve Oğuzcan’a epilepsi teşhisiyle ilaç yazan ancak savunmasında epilepsi hastalığından habersiz olduğunu belirten “cezaevinde kalabilir” diyen doktorun beraat etmesi, bu trajedinin cezasızlıkla ödüllendirilmesidir” denildi.
Federasyon, “Bu olay bir istisna değil, sistematik bir ihmal zincirinin parçasıdır” tespitiyle birlikte engelli bireylerin ceza infaz sisteminden ayrıca değerlendirilmesi, adli tıp süreçlerinin engelli hakları temelinde yeniden yapılandırılması, cezasızlık politikasına son verilerek sorumluların hesap vermesi, engelli bireylerin insan onuruna uygun koşullarda yaşam haklarının güvencealtına alınması uyarılarını yapıyor.
İmzalıyorum.
Yazan: Serap Dikmen Ahmetoğlu
Kaynak: gazeteyenigun.com.tr