
Vizyona Girecek Olan “Bi Umut” Filmi Gülsüm Kabadayı’nın Gerçek Hikayesini İşliyor
Yapımcılığını Dijital Sanatlar Yapımevi’nin kurucusu Mustafa Uslu’nun üstlendiği “Bi Umut” filmi yarın sinemaseverlerle buluşacak.
Trafik kazası sonucu felç kalan ve kimliği belirlenemeyen bir Rus genci on yıl boyunca hayatta tutmayı başaran Gülsüm Kabadayı’nın hikayesinin işlendiği filme ilişkin Kabadayı ile yönetmen Gökhan Arı ve başrol oyuncuları, duygu ve düşüncelerini AA muhabirine anlattı.
Pek çok kez “Yılın Annesi” seçilen Kabadayı, Umut ile ilk karşılaşmasına ilişkin, “Rabbim bizi karşılaştırdı. Bir anneyi, bir evladıyla karşılaştırdı. Kalpteki o sevgi ışığını verdi. Her zaman diyorum, ‘Aklınla değil, vicdanınla hareket et.’ Ben her zaman vicdanımla hareket ettim bir anne olarak. Bizim hayat hikayemiz orada başladı esasında.” ifadelerini kullandı.
Kabadayı, Umut ile aralarındaki bağa işaret ederek, “Daha önce hiç bahsetmedim, burada söyleyeceğim. Kan lazım oldu o zaman. Ben de bilmiyordum. Taze kan gerekiyordu ve kan grubu neydi biliyor musunuz? A RH pozitif. Benim kanımdı. Düşünün. Rabbim böyle istedi çünkü.” dedi.
Yaşadıkları sürecin zorluğuna değinen Kabadayı, şunları aktardı:
“Bir anne olarak çok zor. Üç evladım var ve durumum yok, eşimden ayrıyım. Bir özel çocuğum var. İkinci özel çocuğum oldu. Ama her zaman diyorum ya beşiği sallayan anne dünyayı sallar.”
Gülsüm Kabadayı, Umut’un sevgi aşıladığını belirterek, “O bizim emeğimize saygı verdi. Biz ona çok emek verdik diyoruz ama esasında bu emeğe o saygı verdi. Bana anne dedi. İnsanlığı, sevgiyi, merhameti, beraber olmayı ve kilitlenmeyi öğretti bize. Tıpkı bir dünya gibi.” diye konuştu.
Yaşadıklarının film olacağını hiç düşünmediğini ifade eden Kabadayı, “Ama demek ki adı gibi umut. Zenginin de fakirin de içinde bir umut vardır. Demek umut olacakmış ki Mustafa Uslu gibi bir oğlum bizi aradı. İyi ki aradı. Göreceksiniz o kadar güzel bir şey yaptı ki.” görüşünü paylaştı.
Kabadayı, Antalya’daki çekimlere de gittiğini kaydederek, “Dedelerimin evinde, kendi yaşadığım yerlerde çekimler oldu. Gerçekten yaşandı bunlar. Biz bunları yaşadık. Onlar da (oyuncular) aynı şekilde yaşattı bence. Hala bence atlatamadılar bunu.” ifadelerini kullandı.
Annelerin evlatlarından vazgeçmemesini isteyen Kabadayı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ne olur çocuklarımızı bırakmayalım. Çünkü kadını da erkeği de doğuran anadır. Onlara bütün sevgimizi verelim, aşılayalım ki sevgi tohumları umut olsun. Bütün dünya yeşersin ve iyilik kazansın. Çocuklarımız bizim geleceğimiz. Ben onları çok seviyorum. İnşallah bu filme gelirler, izlerler. Bütün dünya izlesin. Çocuklarımız, geleceğimiz izlesin ki nice Gülsüm Ana’lar yetişsin, nice Umut’lar olsun. Bir Umut olsun.”
Yönetmen Gökhan Arı, bir buçuk yıl önce senaryoyu okuduğunun altını çizerek, “Gerçekten okurken çok duygulandım. Hikayenin gerçek olması, Gülsüm Kabadayı’nın bu hikayeyi yaşaması, üç ay yaşamaz denilen çocuğu on yıl yaşatması beni tabii ki çok etkiledi. Duygularım çok yüksek. İlk okuduğumuz andan itibaren hazırlık aşaması dahil olmak üzere filmin duygusundan hiç çıkmadık, hem oyuncularımız hem ekibimiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Filmin özetinin “Dünyayı iyilik kurtaracak” sözü olduğunu kaydeden Arı, şöyle devam etti:
“Filmi izleyen seyircilerimizin her birinin de vicdanına dokunacağını düşünüyorum bu hikayenin. Özel bir film oldu. Hikayenin gerçek olması sebebiyle set aşamasında, işe başladığımız an itibarıyla en büyük kaygım şuydu aslında, gerçek bir hikaye yapıyoruz ve bunu filme aktaracağız, oyuncularımızın tamamının aslında işe inanması gerekiyordu. Her biri o inançla başladı.”
Gülsüm Kabadayı’nın yakın arkadaşı “Fatma” karakterine hayat veren Arzum Onan, filme ilişkin duygularını şöyle dile getirdi:
“Anne olmak için bir kan bağına ihtiyaç yok. Merhametin, vicdanın coğrafyası yok. Sevginin dili yok. Bütün bunları gerçekten iliklerimize kadar hissettiğimiz bir film. Eminim filmden çıktıktan sonra insanlar unuttuğu, ötelediği, ihmal ettiği ya da üstünü örttüğü birçok kutsal değeri yeniden hatırlayacak.”
Gülsüm Kabadayı’nın oğlu Mehmet Ali’yi canlandıran Gürberk Polat, hikayenin gerçek olduğuna inanamadığını belirterek, “Böyle bir hikayenin parçası olma fikri beni çok heyecanlandırdı. Böyle bir iyilik hareketi, Gülsüm annenin yaptıkları, çocuklarının fedakarlıkları inanılmaz bir hikayeydi. Ben filmde ailenin en eğlenceli, en tatlı ortanca oğluyum. Samimi efendi, ara ara eğitimi için şehir dışına gidip gelmek zorunda kalan fakat bir noktadan sonra da ailesiyle beraber kendini Umut’a adayan çok tatlı bir karakter kendisi.” dedi.
Filmin insanların reflekslerine olumlu etki etmesini beklediklerini ifade eden Polat, “Bu öyle bir film ki herhangi bir sahnesi herkeste farklı hisler uyandıracak ve sadece bir an bile olsa bir kişinin reflekslerini değiştirirse o bir güne etki eder. Bir gün her insanın farklı davranması demek, dünyanın değişmesi demek. Bu iyilik herkesin kalbinde yer edinecek ve bambaşka bir dünyaya uyanacağız inşallah.” görüşünü paylaştı.
Filmde Gülsüm Kabadayı’nın oğlu Tunahan’ı canlandıran Celal Öztürk ise hikayeyi daha önceden bildiğini kaydederek, “Herkese anlatmalıyız bu hikayeyi. Bilenler biliyor ama derinlemesine herkesin bilmesi gerekiyor diye düşünüyordum. Nihayet bugün herkese anlatacağız.” diye konuştu.
Tunahan karakterine de değinen Öztürk, “Biraz fevri, ergenliğin de getirisiyle beraber. Ailenin agresifi gibi görünüyor ama Umut ile beraber yumuşayan kalbine şahit oluyoruz.” ifadelerini kullandı.
Öztürk, filmin mesajının çok net olduğunun altını çizerek, “İzleyen herkes bunu anlayacaktır. İyilik iyidir. Merhamet, karşılıksız sevgi bunların hepsine şahit olacaklar. Zaten film amacına kendi kendine ulaşacaktır, biz bir şey demesek de.” dedi.
Filmde, Hülya Duyar, Fikret Kuşkan, Leon Kemstach, Hayat Van Eck, Yüsra Geyik, Füsun Kostak, Necmi Yapıcı, Levent Ülgen ve Bahtiyar Engin de rol aldı.
Dijital Sanatlar Yapımevi, Rumble Medya ve NBU Gold A.Ş. yapımcılığında çekilen film, yarın vizyona girecek.
AA



