‘Zona zoster’ olarak bilinen ve kısaca ‘zona’ olarak tanımlanan deri hastalığında son zamanlarda artış yaşanıyor. Genellikle yaşlılarla ilişkilendirilen hastalık artık gençleri de etkisi altına almaya başladı. Uzmanlar, bu artışın çeşitli faktörlerle ilişkili olabileceğini belirtiyor ve ülkemizde de benzer bir artışın gözlemlendiği üzerinde duruluyor.
Zona, suçiçeğine neden olan varisella zoster virüsünün yeniden aktifleşmesiyle oluşan viral bir enfeksiyon. Genellikle yaşlılarda görülen hastalık olarak bilinir ve 60’lı ya da 70’li yaşlara kadar pek akla gelmez. Ancak gerçek şu ki, zona stres gibi tetikleyicilerle her yaşta ortaya çıkabiliyor ve çok acı verici olabiliyor.
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) verilerine göre, 1998’den itibaren zona oranları, 20’li yaşlar da dahil olmak üzere, 30 yıl boyunca her yaş grubunda artış gösterdi. Oranlar son zamanlarda biraz sabitlense de 1990’lardan daha yüksek kalmaya devam ediyor.
Enfeksiyon hastalıkları üzerine odaklanan bir tıp dergisi olan Clinical Infectious Diseases’de yayımlanan bir araştırma, ABD’de son 60 yılda tüm yaş gruplarında dört kattan fazla artış olduğunu ortaya koydu.
Bazı uzmanlar, bağışıklık sistemini baskılayabilen ilaçların kullanımındaki artışın, bu durumda rol oynamış olabileceğini belirtiyor. Örneğin, otoimmün hastalıklar (Bağışıklık sisteminin vücutta kendi dokularına ve organlarına saldırdığı bir grup hastalık) için kullanılan ilaçlar veya steroidler gibi…
Ayrıca, Covid-19’un bağışıklık sistemindeki değişiklikleri tetikleyerek zona riskini artırabileceğine dair bazı kanıtlar da bulunuyor. Viroloji alanında yayın yapan hakemli bilimsel dergi Journal of Medical Virology’de yayımlanan bir meta-analiz, Covid-19’lu kişilerin zona riskinin 2,16 kat arttığını gösterdi.
‘Ülkemizde de benzer durum yaşanıyor’
Konuyla ilgili bilgilerine başvurulan Dermatoloji Uzm. Dr. Selma Salman, “60 yıl içinde zona hastalığının dört kattan fazla artmış olduğunu gösteren bilimsel veriler elimizde var. Hem erken yaşlarda olup hem de sayıca artmasının sebepleri olduğu düşünülen bazı konular mevcut” dedi ve ekledi:
“Aşı karşıtlığının yaygınlaşması ile suçiçeği ya da zona aşısının yapılmaması, kanser ve organ nakli tedavi yöntemlerinin çeşitlenmesi, bu hastaların bağışıklığı düşüren ilaçlar kullanması ve koronavirüs pandemisi gibi çeşitli enfeksiyon hastalıklarının yaygınlaşması, bağışıklık sistemimizi etkileyerek zona artışına sebep olmuş olabilir.”
Ülkemizde de benzer durum olduğuna dikkat çeken Dr. Salman, “Henüz Türkiye’de zona artışı ile ilgili özel bir çalışma bulunmuyor. Ancak çok göç alan bir ülke olduğumuz için genel olarak bulaşıcı enfeksiyon hastalıklar hususunda artış gözlemlemekteyim” ifadelerini kullandı.
Vücudun en çok hangi bölgesinde ortaya çıkıyor?
“Bağışıklığımız ne kadar kuvvetliyse zona hastalığı o kadar sakin geçer” diyen Dr. Selma Salman,
“Genç bireylerde, suçiçeği aşısı olanlarda, bağışıklığı düşüren ilaç kullanmayan, HIV ve kanser gibi bağışıklığı düşüren bir hastalığı olmayanlarda hastalık küçük bir alanda ağrısız su toplamaları şeklinde gelişir. Hatta hiç tedavi bile gerektirmeden iz bırakmadan maksimum bir hafta içinde iyileşir” ifadelerini kullandı.
Hastalığın vücutta saçlı deri, yüz, gövde, kol, bacak gibi tüm vücut alanlarında görülebileceğine dikkat çeken Dr. Selma Salman, “Zona bölgesel olarak da gelişebilir. Ağır hastalar dışında tüm vücuda yayılmaz. Hastalık bir hat boyunca kızarık zemin üzerinde gruplar halinde su toplamaları olarak görülür. Genellikle bahsedilen hat boyunca şiddeti değişken olan ağrı da eşlik eder” dedi.
‘Yüzde gelişen zonada körlük gelişebilir hatta ölümcül de olabilir’
Zonanın ciddi komplikasyonlara da yol açabildiğine dikkat çeken Dr. Selma Salman, “Örneğin yüzde gelişen zona göz içini tutmasıyla körlüğe; yüzdeki fasiyal sinire etki ederek yüz felcine; kulak içinde tutulum yaparak denge problemlerine; yine tutulum yerine göre idrar-gaita kaçırma gibi problemlere yol açabilir” dedi.
Hastalığın geçtikten sonra da aylarca devam eden ağrılara yol açabileceğine değinen Dr. Salman, “Bu nedenle zona ciddiye alınması gereken bir hastalık. Tüm enfeksiyöz hastalıklarda olduğu gibi 50 yaş üzeri ek hastalıkları olan ya da HIV-kanser gibi bağışıklığı etkilenmiş bireylerde tüm vücuda yayılıp ölümcül de olabilir” şeklinde konuştu.
‘Kişi nadir de olsa tekrar zona hastalığı geçirebilir’
Kişinin nadir de olsa tekrar zona hastalığı geçirebileceğini söyleyen Dr. Selma Salman, “Ancak genellikle bu ileri yaşlarda ve bağışıklığı bozuk bireylerde oluyor. Tekrarının olmaması için 50 yaş üzeri kişilere ve bağışıklığı etkileyen hastalığa sahip olan gençlerde zona aşısı öneriyoruz. Bunun dışında genel sağlık kurallarına uymak yeterli” dedi.
Zona nasıl bulaşıyor?
Hastalığın suçiçeği gibi solunum yoluyla bulaşmadığını vurgulayan Dr. Selma Salman, “Su toplamalarına doğrudan temas ve bu su toplamalarının kontamine ettiği yatak, nevresim ve kıyafetler aracılığıyla bulaşabilir. Bu nedenle, zona geçiren bir kişinin bakımında eldivensiz temas edilmemeli ve her temas sonrası eller yıkanmalı” uyarılarında bulundu.
Hastalığın tedavisiyle ilgili de bilgi paylaşan Dr. Salman, “Hastalıkta virüse karşı antiviral haplar kullanıyoruz. Ağrı için ağrı kesiciler bazen yeşil reçeteli ilaçlar tedaviye ekliyoruz. Ve mutlaka yara bakımı için gerekli sürme tedaviler veriyoruz” dedi.
Kaynak: hurriyet.com.tr