Kültür SanatEtkinliklerGündemHaberler

Bir Direniş Eylemi Olarak “Hamlet”

“Kimi görmeye izin veriyoruz? Kim sahnede ve toplumda konuşabiliyor? Dünya sana var olma hakkını çoğu zaman tanımıyorsa ‘olmak’ ne demektir?” İKSV tarafından düzenlenen 29. İstanbul Tiyatro Festivali’nde Perulu topluluk Teatro La Plaza’dan izleyeceğimiz “Hamlet”in yazar ve yönetmeni Chela De Ferrari oyunun seyirciye sordurmasını istedikleri soruyu böyle ifade ediyor, Milliyet Sanat Ekim sayısında Ferdi Çetin’e verdiği röportajda.

Öncelikle bu bildiğimiz “Hamlet”lerden farklı bir yorum, hatta ‘yazan ve yöneten’ sıfatından anlayacağımız üzere Shakespeare’in metninden serbest bir uyarlama. Ve sahnede her biri Hamlet olan sekiz Down sendromlu oyuncuyu izleyeceğimiz bir yorum.

Bunun aklınıza getirdiği bütün ilk çağrışımları bir yana bırakın. Bu bir sosyal sorumluluk projesi değil, “Bakın onlar da oynayabiliyorlar” gibi bir yerden yola çıkmıyor, tam tersi Chela De Ferrari’nin uzun süredir sahnelemek istediği “Hamlet”e nasıl bir yorum getireceğini oyuncuları belirlemiş. 2024 yılında görme engelli İspanyol oyuncularla Çehov’un “Martı”sını sahneleyen De Ferrari’nin aklına bu fikri getiren, tiyatronun gişesinde çalışan Jaime Cruz’un aslında hep oyuncu olmak istediğini söylemesi olmuş. Cruz’u bir kahve içmeye davet etmiş ve o sohbette onu başında prens tacıyla “Olmak ya da olmamak” derken hayal etmeye başlamış. Toplumda varlığı bile fazlaca kabul görmeyen birinden duyunca bu cümlenin ne kadar farklı anlamlar yükleneceğini düşünmüş. O soru artık bireysel bir mesele değil, hayata dair sahici ve kolektif bir soruya dönüşünce de sekiz Down sendromlu Hamlet’ten oluşan bir koro girmiş devreye. Doğaçlamalar ve çizimle, dansla, rap’le, kişisel tanıklılar ve sohbetlerle örülü kolektif bir deneme ve yazım sürecinin sonunda da bu “Hamlet” ortaya çıkmış.

Oyun çarpıcı bir doğum sahnesiyle başlıyor ve bunun nedenini de yine aynı röportajda yönetmen beni çok etkileyen bir anekdotla açıklıyor. Çalışmaların başında oyuncuların her birinden hayatlarında en önemli olduğunu düşündükleri fotoğrafı seçmelerini istemiş. Düşününce ne kadar zor bir soru değil mi, ben bulabilmiş değilim örneğin. Ama onların çoğunun hemen seçtiği kare doğum anlarının fotoğrafı olmuş; “Çünkü o zaman var olmaya başladım”, “Çünkü herkes beni bekliyordu” gibi gerekçelerle. En ‘var’ ve ‘görünür’ olduklarına inandıkları an bu. “Olmak ya da olmamak”, evet. En yalın ve doğrudan hâliyle.

Bu yanıtların sonucu olarak, oyunda Hamlet sahneye ‘doğuyor’. “Down sendromlu insanların doğumları her zaman kutlamayla karşılanmıyor” diyor De Ferrari, “Kimi zaman belirsizlik ya da üzüntüyle karşılanıyor. Biz bu algıyı tersine çevirmek ve onların hayatlarının başlangıcını şiir ve güçle onurlandırmak istedik”.

Bir aktörün “En çok oynamak istediğiniz karakter” sorusuna ilk cevaplarından biridir Hamlet. Ve bir “Hamlet” sahneleneceğinde ilk soru genelde onu kimin oynadığıdır. Tiyatro tarihinden yetenekleriyle ünlü unutulmaz Hamlet’ler sayabiliriz. Ancak burada işler tersine dönüyor ve prensin tacı sekiz Hamlet arasında baş değiştiriyor. ‘Olağanüstü yetenekli’ ya da ‘kusursuz’ gibi tanımları sorgulayan, sahnede izlenmeye değer olanı yeniden tanımlayan bir iş, De Ferrari’nin deyişiyle “Yaşadığımız döneme verilen bir yanıt” ve “bir tür direniş eylemi”. Benim için de “İstanbul Tiyatro Festivali’nde hangi oyunu en çok merak ediyorsun?”un cevabı. İKSV Erişilebilir Sanat Partneri DenizBank’ın katkılarıyla 24-25 Ekim’de Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde.

Sosyal medya hesaplarımız:
İnstagram sosyal medya hesabı için tıklayın
Linkedln sosyal medya hesabı için tıklayın
X sosyal medya hesabı için tıklayın
Facebook sosyal medya hesabı için tıklayın

Kaynak: Milliyet

Yaşadıkça

Engelliler Haber ve Bilgi Sitesi

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu