Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı “İletişim ve Çeviri Çalıştayı” Düzenledi
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “En temel amacımız, her şeyden önce Türkiye markasını güçlendirmek. Bu doğrultuda yürüttüğümüz çalışmalarla ülkemizin mevcut potansiyelini, kapasitesini ortaya koymaya ve bütün dünyaya Türkiye’nin bu gücünü ve kapasitesini en doğru ve güvenilir şekilde, en doğru araçlarla aktarmaya gayret ediyoruz.” dedi.
Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığında düzenlenen “Çeviride Söylem Birliği ve Ortak Dilin İnşası” temalı “İletişim ve Çeviri Çalıştayı”nın açılışında konuştu.
Konuşmasına, çalıştayın, çeviri bilim çalışmalarına, akademi camiasına hayırlar getirmesi, Türkiye kültür hayatına olumlu katkılarda bulunması temennisinde bulunarak başlayan Altun, çeviri çalışmalarının, kültürel alanın zenginleşmesinin en önemli teminatlarından olduğunu vurguladı.
Çevirinin, küresel alanda ve anlamda karşılıklı etkileşimi içeren, dinamik, kültürler arası müzakereyi, entelektüel dünyanın zenginleşmesini temin eden hayati bir iletişim çalışması olduğunu belirten Altun, bu yönüyle sadece yıkıcı etkileriyle öne çıkan değil, aynı zamanda pozitif yönleriyle öne çıkan, kültürel anlamda inşa özellikleri olan iletişim çalışmalarıyla da ilgili olduklarını söyledi.
İletişimin, kültürel dünyaları zenginleştiren boyutuyla yakından ilgilendiklerini, bu konuyu toplumun gündemine daha fazla taşımaya çalıştıklarını dile getiren Altun, bu kapsamda birçok çalışmaya imza attıklarını aktardı.
Hazırladıkları “Engelsiz Erişim ve İletişim” çalışmasının, toplumun farklı kesimlerinin iletişimine gösterdikleri ilgiye bir örnek olduğunu ifade eden Altun, bununla Hacettepe Üniversitesinin katkısıyla gerek görme engelliler gerekse işitme engelliler için iletişimin nasıl toplumsal dünyada kolaylaştırılabileceğiyle ilgili bir çerçeve oluşturmaya çalıştıklarını kaydetti.
Çalıştayın, bütüncül iletişim stratejisinin gereği olarak Türkiye’ye, kültür dünyasına ve entelektüel dünyaya çok olumlu katkılarda bulunacağını düşündüklerini dile getiren Altun, “İletişim Başkanlığı olarak yürüttüğümüz çalışmalarda her şeyden önce bütüncül iletişim stratejisini bir yaklaşım olarak benimsiyoruz ve gerek kamu diplomasisi gerek halkla ilişkiler gerek basın alanında yürüttüğümüz çalışmalarda bu bütüncül iletişim stratejisini benimsemeye çalışıyoruz.” dedi.
Fahrettin Altun, kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerle iş birliği içerisinde bu iletişim çalışmalarını yürüttüklerini ifade ederek şöyle konuştu:
“En temel amacımız, her şeyden önce Türkiye markasını güçlendirmek. Bu doğrultuda yürüttüğümüz çalışmalarla ülkemizin mevcut potansiyelini, kapasitesini ortaya koymaya ve bütün dünyaya Türkiye’nin bu gücünü ve kapasitesini en doğru ve güvenilir şekilde, en doğru araçlarla aktarmaya gayret ediyoruz. Yürüttüğümüz çalışmalarda devletimizin söylem birliğini tesis etmek en önemli gayretlerimizden bir tanesidir. Türkiye markasını güçlendirmek ve devletin söylem birliğini tesis etme amacına uygun olarak bir diğer gayretimiz de kurumsal, kamusal iletişim standartlarını belirlemek ve bunları koordine etmek, devletimizin ilgili kurum ve kuruluşlarıyla birlikte eşgüdüm halinde bu alanda çalışmalar sürdürmek. Esas itibarıyla biz, çeviride ortak dil ve söylem birliğini bu çerçevede değerli görüyoruz ve Tercüme Dairesi Başkanlığımızın öncülük ettiği bu çalıştayı son derece önemli buluyoruz.”
“Türkiye” ibaresi kullanın çağrısı
İletişim Başkanı Altun, “Kamu Terim Bankası” isimli önemli bir çalışmalarının daha olduğunu aktararak farklı kurum ve kuruluşların temsilcilerinin katılımıyla 7 bin terimle başladıkları çalışmayı 10 bin terime çıkardıklarını söyledi. Kamu diplomasisinden hukuk alanına, siyaset biliminden ekonomi ve sosyolojiye 11 alt kategoride temel terimlerin ortak bir perspektif ve kavramsal çerçeveye oturtulmasıyla ilgili önemli bir gayret ortaya koyduklarını anlatan Altun, çalışmaya katkı verenleri tebrik etti.
Kamu diplomasisi adına, bir süredir Türkiye’nin adının uluslararası platformlarda Türkiye olarak kullanımına yönelik çalışmalar yaptıklarına işaret eden Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan genelgeyle Türkiye’nin kurum ve kuruluşlarının diğer devletlerle, uluslararası kurumlarla sürdürdükleri iletişim faaliyetlerinde “Türkiye” ibaresinin kullanılacağını hatırlattı.
Akademi dünyasına, sivil toplum kuruluşlarına, kamu personellerine, medya mensuplarına, stratejik düşünce kuruluşlarına, bütün uluslararası platformlarda ürettikleri metinlerde, yazışmalarda “Türkiye” ibaresini kullanmaları çağrısında bulunan Altun, böylece Türkiye’nin isminin uluslararası platformlarda doğru şekilde telaffuz edileceğinin altını çizdi. Fahrettin Altun, bu konunun, Türkiye markasının daha da güçlendirilmesi ve söylem birliği adına önemli olduğunu vurguladı.
Türkiye markasının daha da güçlendirilmesi için yürüttükleri bir başka projenin ise Yunus Emre Enstitüsü ile Türkiye’deki uluslararası medya mensuplarına verdikleri Türkçe eğitimi olduğunu kaydeden Altun, 9 ay süren bu eğitimle Türkiye’de faaliyet gösteren uluslararası medya mensuplarının Türkçe öğrenmelerini temin ettiklerini belirtti. Altun, basın mensuplarının, Türkiye’yi Türkçe takip etmelerini önemsediklerini, böylece kültürel anlamda yakınlık temin ederek Türkiye’yi doğru bir şekilde dünyaya aktarabileceklerini ifade etti.
Bu kapsamda İstanbul Bölge Müdürlüğünde eğitimi başarıyla tamamlayan uluslararası basın mensuplarına sertifikalarını verdiklerini dile getiren Altun, burada son derece olumlu bir etkileşimin olduğunun altını çizdi.
“Türkiye, barışa önemli katkıda bulunan bir ülke”
Çalıştayla iletişim ve diğer diplomasi alanlarında çeviri faaliyetlerine dair farkındalığı artırmak, kamu kurumlarındaki çeviri süreçlerinde yaşanan sorunları tespit ederek çözüm önerileri geliştirmek istediklerini aktaran Altun, burada konuşulacak konuların politikaya dönmesi için gayret edeceklerini söyledi.
Türkiye’nin bölgesinde kendi aleyhine kurulan stratejik oyunları bozma kapasitesine sahip, güçlü bir bölgesel aktör olduğuna dikkati çeken Fahrettin Altun, şöyle konuştu:
“Sadece bu anlamda oyun bozan değil, aynı zamanda düzen kuran, istikrar sağlayan, bölge barışına olumlu katkılarda bulunan bir ülke konumundadır. ve yine bu doğrultuda Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemiz, küresel meselelere de taraf olan, hatta küresel vicdanın sesi olan bir ülke konumundadır. Bölgesel ve küresel anlamda sahip olduğumuz bu özgüvenin, en önemli sermayelerden biri olduğunu düşünüyoruz. İnanıyorum ki bölgesel ve küresel anlamda sahip olduğumuz bu özgüven, kültürel anlamda da çok daha güçlü bir şekilde karşılığını bulduğunda ülkemiz daha da güçlenecek daha da büyüyecektir. Hepimiz şunun farkındayız ki çeviri faaliyeti artık içinde bulunduğumuz uluslararası ortamda tek taraflı bir faaliyet olamaz. Sadece Batılı metinlerin Türkiye’ye, Türk kültür dünyasına taşındığı bir faaliyet olamaz. Eğer kültürel zenginliğimizi, çeşitliliğimizi önemsiyorsak bu noktada çeviri faaliyetinin çok taraflı olması, kültürler arası etkileşimi gerçek anlamda temin eden önemli iletişim araçlarından biri olması gerekir. Bu yönüyle biz, bir dilden bir dile değil, birçok farklı dil arasında gerçekleşmesi gereken bir etkinlik olarak çeviri faaliyetini görüyoruz. Bu yönüyle de kültürel hayatımızın zenginleşmesine çok önemli bir katkıda bulunduğunu düşünüyoruz. Gerek farklı dillerden Türkçemize yapılacak çeviriler gerekse de Türkçemizin temel metinleri başta olmak üzere kültür dünyamızın seçkin eserlerinin birçok farklı dile çevirisi son derece hayatidir. Bu noktada, gerek yürütülen faaliyetlerin zenginleştirilmesi gerekse de eğitim faaliyetlerinin bu doğrultuda kökleştirilmesi, daha da genişlemesi önemlidir.
“Dilimizi korumak en önemli vazife”
Türkiye’nin kültürel zenginliğinin bütün dünyaya anlatılmasının önemine işaret eden Altun, İletişim Başkanlığı olarak kamu diplomasisi stratejik iletişim aygıtları aracılığıyla bunu yapmaya çalıştıklarını kaydetti.
Çeviri faaliyetlerinin bu noktada önemli olduğunun altını çizen Altun, “Çeviri faaliyetinin en önemli unsuru dil. Bu noktada dilimizi korumak, yaşatmak, dilimizin daha da muhkemleşmesini temin etmek hiç kuşkusuz kültür insanlarının en önemli vazifelerinden bir tanesi.” dedi.
Fahrettin Altun, geçmişte olduğu gibi dile yönelik ideolojik kaynaklı, sosyal mühendislik projelerinden arındırılmış, yabancı dillerin istilasına yönelik güçlü bir koruma kalkanı oluşturulmuş bir şekilde Türkçenin korunması yönünde gayretlerin sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.
Çalıştayın, Türkiye’nin kültürel zenginliğinin pekiştirilmesi, çeviri bilim alanının, iletişim çalışmalarının daha da zenginleştirilmesi adına önemli bir kazanım olduğunu belirten Altun, katılımcılara teşekkür etti.
“Toplantı çok büyük önem arz ediyor”
Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz de çalıştayın en önemli hazine olan dilin yaşaması, gelecek kuşaklara aktarılması, medeniyet ve kültürün yeniden inşası için çok büyük önem arz ettiğini söyledi.
Çalıştayda çeviri konusu bütün boyutlarıyla ele alınırken çok önemli bir şeyin inşa edileceğini ifade eden Karagöz, büyük düşünür Heidegger’in “Dil yuvamızdır, dil dünyamızdır, dil alemimizdir.” dediğini hatırlattı.
Vefat eden Prof. Dr. Teoman Duralı’nın ise “Dil bir milletin her şeyidir, onu yitirdiğimiz zaman her şeyimizi yitiririz. Onsuz düşünemeyiz.” ifadelerini kullandığını aktaran Karagöz, dilin, sadece konuşmak, iletişmek için değil, aynı şekilde düşünmek, bir kültür ve medeniyet inşa etmek için en temel enstrüman olduğunu vurguladı. Dil yitirildiğinde bilincin yitirileceğine, medeniyet değerlerinin kaybedileceğine işaret eden Karagöz, şunları kaydetti:
“Dillerin birbirleriyle etkileşimi, iletişimi ve yeniden üretilmesi noktasında çeviri bu tartışmanın tam merkezinde duruyor. Biz AA olarak, Türk medyasında Türkçe dilini en fazla, en doğru kullanması gereken bir kurum olarak, bu çalıştayın çıktılarını yakından takip edeceğiz ve bir paydaşı olarak kendi dil protokolümüze sonuçlarını ekleyeceğiz. İletişim Başkanlığımız tarafından düzenlenen bu çalıştayın dilimize, medyamıza, ülkemizin kültürüne ve medeniyet değerlerine çok büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum. Söylem birliğini inşa ettiğimiz zaman, bir disiplini inşa ediyoruz. Dilde disiplin olmadığı zaman, düşüncede disiplin olmuyor. Düşüncede disiplin olmadığı zaman, eylemde disiplin olmuyor. Biz, dilde disiplini, düşüncede disiplini ve eylemde disiplini sağladığımız zaman kültür ve düşünce dünyamızdaki dağınıklıklar derleniyor, toplanıyor. Bu açıdan bugün burada yaptığımız toplantı çok büyük önem arz ediyor.”
Katılımcılara teşekkür eden Karagöz, çalıştayın hayırlı, uğurlu olmasını diledi.
AA