
Doğuştan görme engelli Huzeyfe Aydın, hayat yolculuğunu yalnızca kendi için değil, başkaları için de ışığa çeviriyor. Sakarya Üniversitesi’nde yürüttüğü ‘Braille Alfabesi ile Kur’an-ı Kerim Öğretimi’ dersiyle görmeyenlere umut olan Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Aydın, görenlere de yeni ufuklar açıyor. Mezunlar özel alan olması sebebiyle daha kolay iş bulurken, görme engelli kişilerin topluma katılımı için bir engel daha aşılıyor
“Gözlerimizi yummak görüntüyü sessizlikte konuşturmaktır” diyor Fotoğraf Üzerine Düşünceler adlı kitapta Roland Barthes, bakmak ve görmenin farkını üzerine çağını aşan satırların sahibi. Evet, her bakanın görmediği, her duyanın işitmediği bir çağdayız. Hayatta görmek, yalnızca gözlerle mümkün olmuyor. Bazen bir yüreğin ışığı, en keskin gözlerin görmediği ya da göremediğini fark edip yeni bir yol açabiliyor.
Doğuştan görme engelli Huzeyfe Aydın da, kendi karanlığını başkalarının aydınlığına dönüştürüyor. Daha imam hatip lisesinde okurken, görmeyenler için din kitabı olmadığını fark ediyor. Bugün böyle bir sorun kalmadıysa kendisinin büyük payı var. Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü’nde Araştırma Görevlisi Aydın’ın öncülüğünde başlatılan Braille alfabesiyle Kur’an-ı Kerim dersleri; yalnızca görmeyenlere değil, görenlere de hayatı paylaşmayı ve gerçek görmenin gönülle mümkün olduğunu öğretiyor.
– Sizi tanıyabilir miyiz?
– Ben 1999 Sakarya doğumluyum. Babam emekli din görevlisi. Doğuştan görme engelliyim. Hayatımın ilk birkaç yılı tedavi süreciyle geçiyor.
Sağlık durumum netleşince ailem eğitim için arayışa giriyor ve Parıltı Görmeyen Çocuklara Destek Derneği ile tanışıyor. Onların desteğiyle Sakarya’da bir ilköğretim okulunda gören arkadaşlarımla birlikte okula başlıyorum.
– Gören çocuklarla eğitim görmek zor oldu mu?
– Olmadı. İlişkileri iyi biriydim, uzun dönem sınıf başkanlığı yaptım. Arkadaşlarımla ilişkilerimde bir sorun yaşamadığım gibi aslında aramız da gayet iyiydi. Çocuklar kötü yönlendirilmez, veliler ve öğretmenler iyi bir yönlendirme yaparsa çocuklar iyi davranıyorlar. Ben hep görenlerle okudum. Engelli derneklerinde faaliyetlerde bulundum, engelli hocalarımdan eğitimler aldım, Braille Alfabesi gibi dersleri engellilerle ilgili platformlarda gördüm, bazı çalışmaları da okulda veya MEB’in yönlendirdiği diğer birimlerden tamamladım. Liseyi Sakarya Adapazarı Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde okudum. Yaşımın ilerlemesiyle başka kişilere de faydalı olabilecek çalışmalara yöneldim. Üniversite tercihi yapacağım zaman Hukuk Fakültesi istedim. Eğitimime İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yüzde 30 İngilizce olarak tam burslu şekilde başladım.
Akademik yönde ilerlemeyi düşündüğümden Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce) programında çift anadal yapmaya karar verdim. Üniversitenin faaliyetlerinin kaldırılmasıyla Marmara Üniversitesi’ne aktarılmış oldum. Orada iki bölümden mezun oldum. Akademik ilerleme düşündüğüm için avukatlık stajımı başlatsam da Yüksek Lisans’a başladım.
– Din kitaplarının görme engellilerine göre hazırlanmaması sizin de karşılaştığınız bir sorundu…
– Benim dönemimde İmam Hatip Liselerinde özellikle mesleki ders kitaplarına erişim sıkıntısı vardı. Ne mutlu ki bu sorunlar şuan çok daha az.
Artık Braille alfabesi olan mesleki ders kitapları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından daha hızlı şekilde ulaştırılabiliyor.
O dönem Arapça ders kitaplarımız Braille alfabesiyle basılamıyordu. Önce talepte bulunduk ama sonuç alamayınca farklı bir çalışmayı gönüllü olarak öğretmenlerimle birlikte biz hayata geçirmek istedik. Lise son sınıftayken bu çalışmayı yürüttüm ve mezun olurken bir sonraki yıl eğitim alacak kişiler için kitabın Braille alfabesine çevirisini sağlamış olduk.
Engelli Ya Da Değil Herkes Eşittir
“Önce kendi yaşadığımız sorunları aşmaya çalışsak da zaman içerisinde başkalarının bu engellerle karşılaşmaması için kalıcı çözümlerin bulunması gerektiğini düşünmeye başlıyoruz. Aslında akademisyenlik de bunu biraz içeriyor. Lisans eğitimim sırasında birkaç kere puanlarımı yükseltebilmek için merkezi sınavlara girdim. Sonrasında çıkan ilana başvurup Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı’nda göreve başlamış oldum. Engelli olsun veya olmasın herkesin kamu hizmetlerinden faydalanması için çalışıyordum. Sonrasında rektörlüğümüz engellilere yönelik faaliyetler için yeni bir yapılanma yaptıklarını, ekibi genişletmek istediklerini belirttiler. Engelsiz Yaşam ve Destek Koordinatörlüğü kuruldu. Ben burada koordinatör yardımcısıyım.”
Melike Tatlı: Çevremde Böyle Bir Durumla Her Zaman Karşılaşabilirim
“İlahiyat’tan yeni mezun oldum. Hocamız dördüncü sınıfın ilk döneminde dersi açtığında ben de seçmiş bulundum. İlgim vardı açıkçası. Kendim ve çevremde böyle bir durumla karşılaşabilirim diye düşündüm. İlerde Din Kültürü öğretmeni olmayı istiyorum. O zaman da böyle bir öğrenci karşıma çıkabilir ve ona faydalı olmak istiyorum. Sanırım bu dersi başka birinden alsaydık bu kadar verimli geçmezdi diye düşünüyorum.”
Öğrencilerimiz Bu Dersle Engelli Eğitimi İçin Geniş Bir Bilgi Aldı
-“Braille Alfabesi ile Kur’an-ı Kerim Öğretimi” dersini başlatma fikri nasıl ortaya çıktı?
– Engellilere gelecekte din hizmeti sunacak kişilerin, engellilik konusundaki bilgilerini artırmak amacıyla Türkiye’de bir ilk olarak Sakarya Üniversitesi’nde İlahiyat Fakültesi ve Engelsiz Yaşam ve Destek Koordinatörlüğü iş birliğine gittik. Engeli olan olmayan ilgili tüm öğrencilere açık Braille Alfabesi ile Kur’an-ı Kerim Öğretimi seçmeli dersini başlattık. Dersin uygulama süreçleri tarafımca yürütüldü. Bu konuda eğitim verenlerle, kurumlarla görüşmeler yapıp en sonunda 64 saati de aşağı düşürmeyecek şekilde bir seçmeli ders içeriği oluşturduk. Bu dersi 20’ye yakın öğrencimiz başarıyla tamamladı. Ayrıca gerekli şartları sağlayan 14 öğrencimiz de yaptığımız çalışmayla Braille Alfabesi ile Dini Kavramlar Öğreticiliği Sertifikası almış oldu. Çalışma kapsamında öğrencilerimize Türkçe Braille alfabesiyle okuma yazma ve Braille alfabesiyle Kur’an-ı Kerim hakkında bilgi ve beceri aktarmış olduk. Bu sayede bu öğrencilerimizin gelecekte görev aldıkları kurumlarda engelliler ile karşılaşmaları durumunda görme engelli kişilere din hizmeti veya farklı alanlarda eğitim sunabileceklerini ümit ediyoruz.
– Bu projeyle yeni bir iş kolu da oluştu sanırım…
– Tabii ki. Diyanet İşleri Başkanlığı’na ve MEB’e yetişmiş personelleri sunan kurumlardan biri üniversiteler. Dolayısıyla onun ihtiyacını düşünmek için biz de çalışmalıyız dedik. Yani bu ders bu düşünceden çıktı. Bu aynı zamanda hem öğrencilerimizin daha fazla istihdam bulma fırsatına hem de topluma görme engelli kişilerin daha fazla katılmasına, görme engelli kişilerin eğitim almış personellerden nitelikli şekilde ve istedikleri yerlerde eğitim alabilmelerine de katkı sağlayacaktır.
– Bir engelli gördük, yardım etmek istiyoruz. Ne yapmalıyız?
– Önce kendimizi tanıtıp sonrasında yardım isteyip istemediğini sormak lazım. Bunu anlamanın en iyi yolu ise çocukluktan itibaren engellilerle birlikte hayatı paylaşmak. Mesela gören arkadaşlarımla aynı sınıftayken ben engelli olmayan kişilerle birlikte hayatı paylaşma konusunda tecrübe kazanırken onlar da görme engelli bir kişiyle yaşama konusunda tecrübe kazanıyorlardı. Bazı alanlarda benim onlardan daha başarılı olabileceğimi bazı alanlarda da onların benden daha başarılı olabileceğini uygulamalı bir şekilde görüyorlardı.
Hz. Muhammed, Engellileri Hayatın Merkezinde Tutuyordu
-Aslında daha ilkokulda her sınıfa bir-iki engelli öğrencinin dahil edilmesi lazım değil mi? Engellinin nerede eğitim almak istediği incelenmeli. Mesela Peygamberimiz görme engelli sahabe Ümmü Mektüm’ün özel olarak mescitte bulunmasını istiyor. O dönemde mescit hayatın akışındaki en temel noktalardan bir tanesiydi. Eğitim yeri, devletin yönetildiği yer, ibadetin yapıldığı yer, insanların buluştuğu yer. Ümmü Mektûm kabiliyetli bir sahabe olduğu için Peygamberimiz onu yerine vekil olarak bırakmış, müezzinlik gibi görevler vermiş. Böyle bir engellinin toplumdan uzak kalmasını istemiyor. Engelli görev alıp topluma katkı sunduktan sonra zaten hayat bir şekilde akıyor.
Sümeyye Tokmak: Onunla Çalışmak Bizim İçin Ayrıcalık
“İlahiyat son sınıf öğrencisiyim. İki sene kütüphanede kısmi zamanlı çalıştıktan sonra Huzeyfe Hoca ile okulun bir etkinliğinde karşılaştık. Birlikte çalıştığımız ikinci yılımız oluyor. Şu an bir araştırma projesi de yönetiyoruz. Koordinatörlükte kısmi zamanlı olarak çalışıp faaliyetlere destek oluyorum, kursuna da dahil oldum. Braille sertifikamı aldım. Hocamızla birlikte çalışmayı bir ayrıcalık olarak görüyorum.”
Kaynak: Sabah