
TBMM Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu, Türkiye Otizm Meclisi ve Milli Eğitim Bakanlığı’ndan uzmanlarla otizmli çocukların eğitimde karşılaştığı zorlukları tartıştı. Ailelerin yaşadığı sıkıntılar ve özel eğitim hizmetlerinin gereksinimleri gündeme geldi.
TBMM Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu, Türkiye Otizm Meclisi ile Milli Eğitim Bakanlığı temsilcilerini dinledi.
AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Muharrem Kasapoğlu başkanlığında toplanan Komisyon’da, Türkiye Otizm Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Sedef Erken, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mustafa Otrar sunum yaptı.
Türkiye Otizm Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Erken, otizmli çocukları okullara kabul ettirmekte zorlandıklarını anlattı, bu konuda karşılaştıkları sorunları dile getirdi.
Otizmli çocukların ailelerinin hayatının, çocuklarının eğitim hakkını mahkeme kapılarında aramakla geçtiğini ifade eden Erken, tüm ailelerin benzer hikayelerinin bulunduğunu, özellikle de annelerin bu süreçte fiziksel ve psikolojik olarak yıprandığını anlattı.
Erken, sistemin aksayan her noktasının ailelerin üzerine bir yük daha bindirdiğini aktardı.
Otizmlilerin yaşadığı sorunlara değinen Erken, şunları kaydetti:
“İyi eğitemediğiniz bir otizmliyi hiçbir şekilde hayata katmanız mümkün değil. Sosyalleşmesi mümkün değil, bir işlevinin olması mümkün değil. Hele kendine uygun bir eğitim almadığı zaman bazen tam tersi etkiler yaratması bile mümkün, bazı eğitim biçimlerinin. İstihdama katılması mümkün olmuyor. İstihdama katılamadığı zaman eve kapanıyor, eve kapandığı zaman diğer sorunlar ekleniyor ve silsile devam ediyor.”
Milli Eğitim Bakanlığından başlanarak otizmle ilgili sorunların çözülmesi gerektiğini bildiren Erken, “Otizmli bir çocuk temel eğitimde iyi bir eğitim almadığı sürece ne ortaöğretimde ne daha sonraki kademelerde o çocuktan gerçek potansiyelini almanız mümkün değil.” dedi.
“Az değiliz ama çok olduğumuz anlamına da gelmiyor”
Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Otrar, Türkiye’de özel eğitim hizmetleri konusunda hala yapılması gerekenlerin olduğunu ancak işin organizasyon boyutu, örgütsel yapısı, işleyişi dikkate alındığında dünyadaki birçok ülkeye göre bu alanda daha iyi hizmetler sunulduğunu bildirdi.
Özel eğitim konusunda kullanılan kavramların önemine işaret eden Otrar, yasal olarak “kaynaştırma” yerine “bütünleştirme” kavramının kullanılması için hazırlık yaptıklarını dile getirdi.
Yaklaşık 438 bin kaynaştırma öğrencisinin bulunduğu bilgisini veren Otrar, 281 özel eğitim anaokulunda 8 bin 19 öğrencinin eğitim gördüğünü, 3 bin 263 öğretmenin görev yaptığını söyledi.
Otizm spektrumu bozukluğunda artış gördüklerini vurgulayan Otrar, “Her sene yalnızca otizm spektrumu bozukluğu kategorisinde 10 bin özel eğitime ihtiyaç duyan çocuğumuz sisteme dahil olmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Otrar, son 5 yıl içerisinde otizm spektrum bozukluğu tanısı alan öğrenci sayısının 93 bin 447 olduğunu belirterek, “Otizm spektrum bozukluğu tanılı öğrencimize özel eğitim hizmetlerini verecek şekilde kendimizi yapılandırmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.
5-10 yıllık analizler yaptıklarını aktaran Otrar, “2030 yılında adına kaynaştırma dediğimiz, bugün 438 bin diye tanımladığımız sayı, son 20 yılın değerleriyle bir regresyon analizine sokarsak, yaklaşık olarak 750 bine çıkıyor. 2050 yılında yalnızca kaynaştırma öğrencisi sayımız 1 milyonu geçecek. Bu çok, çok büyük bir rakam.” dedi.
Otrar, kamunun, devletin bu konuda kendini hazırlaması gerektiğini vurguladı.
AA



