Cansın Kuvvet: Deprem Bölgesinde Engelliler İçin de Çalışmalar Yapılmalı
Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 11 ilde yıkıma neden olan depremlerde, engelliler için de önceden hazırlanmış bir afet planlaması olmadığı ortaya çıktı. Üstelik depremler çok sayıda kişide kalıcı engeller de yarattı. Konuya ilişkin konuştuğumuz Çankaya Kent Konseyi Engelli Meclisinden Cansın Kuvvet, depremin engellileri daha fazla etkilediğine dikkat çekerek “Yeni hayatı kurabilmeleri için kalıcı barınma çözümlerine ihtiyaç var” dedi.
Kuvvet, deprem olduktan hemen sonra bedensel engelli bireylerin enkazdan tek başına çıkabilmelerinin çok imkanı olmadığına dikkat çekerek, “O yüzden onlar için mutlaka profesyonel bir destek lazımdı. Başkaları tarafından çıkarılması gerekliydi. Ama depremin ilk birkaç saatinde ilk birkaç gününde zaten profesyonel yardım çok geç geldi. Bu yüzden yüksek ihtimalle engellilerin büyük bir kısmının bu şekilde vefat ettiğini düşünüyorum” diye konuştu.
Arama-kurtarma çalışmaları sırasında işitme engellilere, konuşma engellilere, otistik olduğu için konuşamayan, iletişim kuramayan insanlara ve ana dili Türkçe olmayan insanlara yardım ulaşmasında ciddi sıkıntılar yaşandığını dile getiren Kuvvet, şöyle devam etti: “Çünkü dışarıdan ‘Sesimi duyan var mı?’ diye seslenildiği zaman işitme engelli birinin o sesi duyması ve ona yanıt vermesi mümkün olmadı. Ya da ana dili Türkçe olmayan insanların bu sese yanıt vermesi çok mümkün olmadı”
“Yeni Engelli İnsanlar Olacak”
“Şimdi yeni engelli olan kişiler olacak” diyen Kuvvet, şunları söyledi: “Uzuv kaybı, yeti kaybı çok fazla olacak. Bu süreçte sivil toplum örgütlerine, devlete, alandaki uluslararası örgütlere, Birleşmiş Milletler gibi, büyük sorumluluklar düşüyor. Aslında devasa bir rehabilitasyon ve psikososyal destek ağı kurmamız gerekli. Örneğin Sağlık Bakanlığı, X,Y,Z bakanlığı fark etmiyor afet bilgilendirmesine dair yeni bir bilgi yayımlıyorlar. Bu bilgileri fotoğraf formatında paylaşıyorlar ürettikleri içerikler de erişilebilir değil. Görme engelli fotoğraf formatında okuyamıyor, göremiyor”
“İhtiyaç Duydukları Her Şeye Erişmeleri Lazım”
Kuvvet, “Evrensel erişilebilirlik sadece engelli kişilerin değil, yoksulların, kadınların, çocukların, yaşlıların her zaman her şeye ihtiyaç duydukları şekilde erişebilmeleri anlamına geliyor” dedi ve ekledi: “Fakat işte afet bölgesinden tahliye oluyorlar kendilerine deniyor ki ‘Bak biz size otobüs ayarladık, size uçak ayarladık. Hadi buna binin gidin Ankara’ya gidin İstanbul’a gidin’ deniliyor. Fakat engelli bireylerin uçak ya da ne bileyim otobüste kendilerine ayrılan sandalyeye oturabilecek durumları bile olmayabiliyor”
“Bu Kiralar Nasıl Ödensin?”
Deprem bölgesinden Ankara’ya gelen insanlar olduğunu söyleyen Kuvvet, “Artık evleri yıkılmış ve kendilerine yeni bir hayat kuracaklar. Bu yeni hayatı kurabilmeleri için de kalıcı barınma çözümlerine ihtiyaçları var. Ankara’da şu an ev kiraları çok yüksek, zaten enflasyon nedeniyle yükselme olmuş. Şimdi afetle birlikte de bir yükselme söz konusu ve bu afet illeri Türkiye’de sosyoekonomik olarak varlıklı insanların yaşadığı yerler de değil. Aslında deprem bölgesinden Ankara’ya ya da büyük şehirlere büyük bir yoksulluk göçüyor. Ve o yoksulların Adana gibi yerde 2 bin TL kira öderken, Ankara gibi bir yerde 8-9 bin lira kira ödeyebilmesi hiç mümkün değil. Engellilerin ödeyebilmesi hiç mümkün değil. Bu nedenle erişilebilir eve de ihtiyaçları oluyor. Bu insanların erişilebilir evi ne demek? Yani asansörünün olması, evin giriş katı olması falan hani bu tarz özellikleri olan evler daha da pahalı olabiliyor. Böyle bir erişilebilir konaklama sıkıntısı da söz konusu” ifadelerini kullandı.
“Net Sayı Yok”
Türkiye’de kaç tane engelli olduğuna dair net bir sayı bulunmadığına dikkat çeken Cansın Kuvvet, “2000’lerin başında ve 2010’ların başında 2 ayrı araştırma yapılmış. Fakat bunların üzerinden ise 20 yıl ve 10 yıl geçmiş. Biz şu an Türkiye’de kaç tane engelli olduğunu bilmiyoruz. Engelli bireylerin engel gruplarının dağılımını da bilmiyoruz işte Sağlık Bakanlığının, Aile Bakanlığının ve Milli Eğitim Bakanlığının kendilerince tuttukları bazı veriler var. Fakat bu veriler tamamen yansıtmıyor. Engelli sayısını yansıtmıyor. O yüzden tahmini ülkenin yüzde 10 engelli olduğu yuvarlak olarak söyleniyor ve dediğiniz sistemde bulunmamakta. İşte İstanbul’un Kadıköy ilçesinde yaşayan engelli bireylerin tek tek evleri hangileridir? Hadi Google MAPS üzerinde işaretleyin, böyle bir sistem yok ne yazık ki ülkede” diye konuştu.
“Otizmli Çocukların Çadırda Durması Çok Zor”
Otizmli çocukların durumuna da değinen Cansın Kuvvet, “Enkazdan çıktıktan sonra ya da hiç enkaz altında kalmayan otizmli bireyler şu anda kendilerine sağlanan çadırlarda duramıyorlar. Çünkü çadırlar zaten bildiğimiz kadarıyla şu an onar kişilik toplu halde ailelere veriliyor ve birkaç aile birlikte kalıyorlar. Otistik çocukların şöyle bir durumu var, onlar aileleriyle birlikte sessiz, sakin bir yer istiyorlar ve özellikle kendi eski alışkanlıklarının devam etmesini istiyorlar. Fakat 10 kişinin olduğu çadırlarda otistik çocukların bu alışkanlıklarını devam ettirecekleri süreçlerin yaratılması mümkün değil. Çocuk ses çıkartıyor, hareket ediyor, ağlıyor ve çadırı paylaştıkları insanları bu çok rahatsız ediyor. O da otizmli çocuğun ailesi için epey bir problem yaratıyor” diye konuştu.
“Erişilebilir Değil”
Çadırların bedensel engelli, ortopedik engelli kişiler, tekerlekli sandalye kullanıcıları için zaten erişilebilir ortamlar olmadığına dikkat çeken Cansın Kuvvet, “Afet alanlarında erişilebilir tuvaletler yeterince yok. Yüzde 99 ya da yüzde 100 engelli çocuklar var. Tamamen zihinsel ve bedensel engelliler. O çocuklar için de yine düzgün bir yatak gerekiyor. Fakat çadır ortamında bunlar yine bulunamıyor” dedi.
“Kadın Çocuğunu Bırakıp Yardım Almaya Gidemiyor”
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine de vurgu yapan Kuvvet, sözlerini şöyle sürdürdü: “Engelli çocuğu olan, engelli yakınına bakım veren kadınlar, çocuklarını bırakıp afet bölgesine gelen yardımları almaya gidemiyor. Kadınlar zaten afetten önce de yaşadıkları mahalleyi çok bilmiyorlardı. Bir de üstüne afet eklenince afet çadırlarının nerede olduğunu, afet yardımlarını nerede dağıtıldığını, eczanelerin nereye kurulduğunu hiçbir şey bilmiyorlar. Bu ciddi bir problem ve bize gelen vakaların büyük bir kısmında ebeveyn engelli çocuğunu tek başına bırakamıyor. O yüzden kadın çocuğunu bırakıp eczaneye gidemiyor, ilaç temin edemiyor, yardım kolisi alamıyor”
“Aileler Yardım Almaya Çekiniyor”
“Engelli çocuklar özellikle zihinsel engelliler, otizmliler bu afetten sonra çok korktukları için altlarını daha çok ıslatmaya başlıyorlar” diyen Kuvvet, şöyle devam etti:
“Ailelerin çamaşır yıkama imkanı da olmuyor çoğu yerde. O yüzden çocuğun hijyenini sürdürebilmek bayağı bir zor. Aileler birden fazla defa yardım almak zorunda kalabiliyorlar. Örneğin; alt ıslatma sorunu olmasa o çocuk belki bir kıyafeti 4-5 gün giyebilir ama çocuk altını ıslattığı için aile belki bir günde 3 defa temiz kıyafete ihtiyaç duyuyor ve yardım çadırına gidip almaya utandığını söylüyor. Aileler “İnsanlar bizi yanlış anlayabilir” diye ayrıca başka insanların haklarını aldıklarını düşünüyorlar”
evrensel.net