
Engelli Hakları: Süistimal Söylemiyle Sistematik Dışlama
Engelli hakları konusunda son dönemde yapılan düzenlemelerin “suistimalleri önleme” gerekçesiyle hakları daralttığı eleştirileri gündemde. Uzmanlar, hakların kötüye kullanıldığı iddiasının, erişim hakkının sınırlandırılması ve insan hakları ilkesinin zedelenmesiyle sonuçlandığını vurguluyor.
Hiçbir gerekçe ile haklar daraltılamaz.
“Hak verdik, ama suistimal ediliyor” ya da “haklar, kötüye kullanılıyor” söylemlerini sıklıkla duyuyoruz. Ortada bir hak ya da bir ayrıcalık varsa, kötüye kullanmak isteyenler de mutlaka olur. Ancak kötüye kullanımı ortadan kaldırmak için, haklara erişimin kısıtlanması, hakların ortadan kaldırılması ya da kullanılamayacak hale getirilmesi, sonuçları bakımından insan hakları yaklaşımına aykırıdır. Örneğin; ÖTV istisnalı araç alımında yapılan son düzenlemenin de çıkış noktası; araç alımının suistimal edildiği iddiasıydı. Ve sonuçlarına baktığımızda; araç alım hakkının 10 yıla çıkartılması ve yerlilik oranı sınırlaması gibi değişikliklerle, bu hakkın daraltıldığını görüyoruz. Öte yandan, sahte rapor çetelerine ait haberler çıktığında; yetkililer, sahte rapor alımını önlemek için ilave önlem almak isterler. Bu önlemlerin, engellilere ve ailelerine yönelik yaptırımları artıran ve rapor alımındaki bürokratik işlemleri ağırlaştıran, ceza niteliğindeki sonuçları olduğunu ve olacağını söylemek yanlış olmaz.
Devletin “önlem” adı altında hakları kısıtlaması; toplumun engellilere bakışını olumsuz etkiler ve engellilerin haklarını tartışmaya açar. Hatta engellilerin haksız kazanç sağladığı, engeli olmayan kişilere sağlanacak hakların engellilere verilerek kamu zararı oluştuğu söylemlerini yaygınlaştırır.
Haklar kötüye kullanılıyor diye, hakların sahibi olan engellileri cezalandırmak ve kişilerin yaptığı suistimalin cezasını, tüm engelli toplumuna kesmek; ayrımcı uygulamaları ve ön yargıları kalıcı hale getirir ve eşitsizliği derinleştirir. Tüm bunlar, hakları korumada sorumluluğu olanların; denetim, kontrol ve cezalandırma eylemini yerine getirmediğinin bir göstergesidir.
İnsan haklarını korumak, geliştirmek, haklara saygıyı güçlendirmek ve uygulamada kolaylığı sağlamak; Devletin sorumluluğudur. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ne (BM-EHS) taraf olmak, Devlete; Sözleşme’ye uygun yasalarla hakları güçlendirmek ve engelli hakları konusunda toplumu bilinçlendirmek sorumluluğu yükler. Hakları kısıtlamak Sözleşme’nin temel felsefesine aykırıdır.
İnsan hakları ihlallerinin önlenmesi için Devlet, tarafsız ve bağımsız denetim mekanizmaları kurar, şeffaf biçimde sistemi denetler, sistemin açığı var mı yok mu kontrol eder, suistimal ve kötüye kullanımı tespit eder ve sorumluluğu olanları cezalandırır. Bu cezaların caydırıcı olması için de gereğini yapar.
Uzmanlar, hakların korunmasının ancak etkin denetim mekanizmalarıyla mümkün olacağını belirterek; “Suistimal gerekçesiyle hakları daraltmak değil, denetimi güçlendirmek gerekir” çağrısında bulunuyor.
Sosyal medya hesaplarımız:
İnstagram sosyal medya hesabı için tıklayın
Linkedln sosyal medya hesabı için tıklayın
X sosyal medya hesabı için tıklayın
Facebook sosyal medya hesabı için tıklayın
Haber: Ayşe Sarı – Sosyal Hizmet Uzmanı
Kaynak: Yaşadikca.com



